25 Aralık 2014 Perşembe

YENİ YILDA TÜRK FUTBOLU…

Türk futbolu deyince, bu aralar kimsenin aklına iyi şeyler gelmiyor doğal olarak. Herkes futbolunun dibe vurduğunu söylüyor, ama kimse bu hale getirenlerin hala yüksek mevkilerde yerlerinde durduğunu konuşmuyor nedense. Deniyor ki, Avrupa’da hiçbir takımımız başarılı değil, Milli Takımın hali içler acısı, ama kimse demiyor, Avrupa’nın bir numaralı kupasına hak eden gitmezse onun yerine haksız kazanç elde eden gidiyorsa bu normaldir diye. Veya Milli Takımın kalecisine küfür edenler yerine o küfürlere tepki koyan oyuncuyu cezalandırırsan takım içinde sevgiyi, saygıyı yakalayamazsın diye. Hep sonuçtan bahsediyorlar yani, kimse bu hale gelişin sebeplerini konuşmuyor nedense. Daha da beteri sebep olanlar hala kurtarıcı olarak baş tacı yapılıyorlar.

Bakıyoruz, Türk futbolunun lokomotifi diye lanse edilmeye çalışılan malum kulüp, Fenerbahçe’nin gitmesi gereken kupada mücadele ediyor. Sanki yaptığı SPK dolandırıcılığı ödüllendiriliyormuş gibi. Sanki Türk futbolunda ki kaosun sebebi  yöneticileri ve onların jurnalcilikleri değilmiş gibi. Ama herkes nedense hala onlardan medet umuyor. Başkasının hakkını gasp edenden, yatırımcıların paralarını çarçur edip transfer yapanlardan, daha önce tesadüfen kazandıkları başarıyı tekrarlamalarını bekliyorlar. Ama farkında bile değiller, Fenerbahçe’ye iftiralar atılmasa, kumpaslar kurulup elinden Avrupa’ya gitme hakkı alınmasa, Fenerbahçe’nin nasıl finansal olarak güçlenerek, Türk Futbolunu ileri götürebileceğinin. Mesela 3 Temmuz öncesinde ki oyuncuları bir hatırlayalım. Hepsi birbirinden değerli ve karakterli oyunculardı, ama ne yazık ki hepsi finansal sebeplerle gönderilmek zorunda bırakıldı. Halbuki Fenerbahçe’de bilmezmiydi SPK’yı dolandırıp o günü kurtarmayı. Ama zor olanı seçti ve taraftarının da desteğiyle ayağa kalkarak yeniden yapılanmaya gitti. Ve yine hatırlayalım 3 Temmuz sonrasında ki ilk Avrupa’ya gittiğimiz zamanı. Daha tam yapılanmadan Avrupa Liginde yarı finale çıktı Fenerbahçe. Ama sonra tabiki önü kesildi ve Avrupa kapısı kapandı yine ve Türk futbolunun malum olan bu hali ortaya çıktı.

Bu kulüpler bazında ki başarısızlığın sebebiydi. Bir de zaten tarihi boyunca çok parlak olmayan, ama son senelerde iyice dibe vuran  Milli Takımın içler acısı durumu var. Bakıyoruz şöyle bir Milli Takımda ki yapılanmaya, her yol denenmiş, ama olmamış gibi gözüküyor. Ama değişmeyen ve ülkemizin kangren haline gelmiş Milli Takım yöneticileri kimse tarafından görülmüyor. Yahu arkadaş yapılan her değişimde bir problem yaşanıyorsa, bir de bu değişimi yapanları değiştirmeyi denesenize demiyor, medyamızın çok bilenleri. Bakıyoruz Milli Takımın başına, dönüyor dolaşıyor hep aynı isimler, anormal maaşlarla, geliyorlar. Bir de üstüne kulüpçülük yapıp takım içinde sevgisizliği yaratınca, zaten başarı hayal oluyor. Örneğin bu değişmez Milli Takımlar sorumlumuzun mensubu olduğu kulübün taraftarları, ezeli rakibi olan kulübün oyuncusuna susmadan sövüyorlar, o futbolcu da haklı tepkisini gösterince, cezalandırılan o futbolcu oluyor, hem de ülkede yerini dolduracak düzeyde bir oyuncu bulunmazken. Sonra yenen saçma sapan gollerden zavallı oyuncular mesul tutuluyor. Ve yine kimse, yahu arkadaş sen bu takımda oynayacak şevk bırakmazsan, adaletli forma vermezsen, nasıl kazanma ruhunu aşılayacaksın diye sormuyor. Onun yerine futbolculara yüklenmeyi ve “X” gönderilsin “Y” gelsin demeyi tercih ediyorlar. Tabi bu “X’ler” ve “Y’ler” kulüpçülük yapılarak seçilmeye de devam ediyor. 


Bütün bunlara rağmen, özellikle medyamızın çok bilmişleri dut yemiş bülbül misali, bu sorunların hiçbirine değinmiyor ve tam tersi, verilen ve Türk Futbolunu bitiren bu kararları ayakta alkışlayarak adeta rakip ülkelerin ekmeğine yağ sürüyorlar. Ama kimse endişelenmesin. Milli Takımı bilemem çünkü o TFF’nin sorumluluğunda, ama Kulüpler bazında ülkemizin yüzünün gülmesi yakındır diye düşünüyorum. Tabi eğer yeni bir kumpasa kurban gitmezse Fenerbahçe. Çünkü Başkanımız ve yönetimimiz büyük bir hazırlık içersindeler ve Avrupa cezamız bittiği anda, büyük hedeflerle yine Avrupa arenasına çıkacağız. Maddi olarak hazırız, manevi olarak hazırız, daha da önemlisi şu an suskunluk içinde olan biz taraftarlarda büyük bir özlemle bekliyoruz Avrupa’yı. Ve 2015’e girdiğimiz bu günlerde hepimizin tek dileği bu yılın Fenerbahçe ve Türkiye’nin yılı olması. Ancak şunu da unutmamalıyız ki Avrupa’da özlemle beklediğimiz kupaya katılmakta bu yıl şampiyonluktan yani 4. yıldızdan geçiyor. Bu sebeple taraftarımızın da artık üzerindeki ölü toprağını atması şart ve eminim ki o ölü toprağını attığımız gün, 2015 önce Türkiye’de gelen şampiyonlukla, sonra Avrupa’ya tekrar atacağımız adımla Fenerbahçe’mizin yılı olacak. Herkese Mutlu Sağlıklı Seneler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder