25 Mart 2014 Salı

FENERBAHÇE’LİLİK VE ADALET…


Çocuğunla maça gitmektir Fenerbahçe’lilik, dostlarla Kalamış’ta muhabbet, caddeden stada yürüyüştür veya sevgiliyle yıldızlara bakarken kayan ilk yıldızda sevgilin ne dilediğini sorduğunda Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu diyemesende, o gerçeği kendine saklamaktır. Evlendiğinde ailece maça gitmeyi hayal etmek, oğullarınla totem yapmak ve Sow’la birlikte kacırdığı gole göz yaşı dökmektir Fenerbahçe’lilik ve evdeki ahalinin bunu görünce şaşırmaması, hatta gormezden gelerek seni rencide etmemek için içeri kaçmasıdır. Bir hanedeki herkes Fenerbahçe’liyse o hanede maç günleri tadından yenmez. Galibiyetler bayrama, mağlubiyetler mateme dönüşür, ama birbirini teselli eden aile üyeleriyle daha çabuk atlatılır mağlubiyetin acısı. Eşinle gittiğin ilk maç, senin statta ki en çocuk ve saf halini görmesi ve buna verdiği ilk tepki hiçbir zaman unutulmaz. Veya çocuklarınla ilk gittiğin maçta, maç yerine onların Fenerbahçe’ne verecekleri tepkiyi an be an takip etmek gerçekten en özel anlarından biri haline gelir. Hele ki sevdiklerinle gittiğin ilk maçlarda galip gelinmişse, işte o zaman bu totem olur ve bütün önemli maçlarda herkesin orada olması için bütün imkanlar seferber edilir. Yani eğer sevdiklerine Fenerbahçe’ni sevdirebilirsen işte o zaman mutlu bir insansındır. Seninle gideceğin maça gitmek için gün sayan eş ve çocukların varsa bu Fenerbahçe’li için değişilmez bir hazinedir. Çünkü bilirsin ki kötü günde de bu kişiler üzüntünü paylaşacak ve sokağa çıkılması gerektiğinde yalnız çıkmayacaksın sokağa. 


Fenerbahçe ve Türkiye için adaletsiz günler yaşandığı şu süreçte önce hanende, sonra Fenerbahçe adı altında birlik olabiliyorsan, umudunu asla yitirmezsin. İşte 23 Mart günüde Fenerbahçe’nin “Adalete Yaktığı Fener’i” Ata’sına götürmek için sokağa çıkan Fenerbahçe’liler de bu birlikle ve beraberlikle, seslerini öyle güçlü duyurdular ki, dünya medyasında bile manşet oldular. O gün bende çocuklarım ve dostlarımla beraber oradaydım. Ve Fenerbahçe’nin birleştirici gücüne bir kez daha tanık oldum. Ankara Fenerbahçe’liler Derneği tarafından organize edilen Anıtkabir ziyaretinde ezeli rakiplerin dostluğu, amcaların, teyzelerin bayraklarla katılımı ve ailelerin en küçük fertlerini bile yanında getirerek organizasyona renk katması gerçekten görülmeye degerdi. Ata’nın huzurunda, meydanda ve aslanlı yolda yüzbinlerce insan adaletsizliğe isyanını Ata’mızın huzurunda olduğunu unutmayarak dile getirdi. Ortam o kadar nezih ve güzeldi ki, Fenerbahçe taraftarı başta olmak üzere, tüm katılımcılar tüm dünya tarafından ayakta alkışlandı. Tüm dünya derken abartmıyorum, Financial Times'ta bile manşet oldu bu organizasyon.

Çocukların aslanlı yolun yanındaki çimlerde oynaması, teyzelerin amcaların kenarlardaki taşlara oturup yürüyen genç nesilleri gözlerinden yaşlar akarak, ama gururla izlemesi ve Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerin sağduyulu davranışları, herkesi mest ettiği gibi,  Bağdat Caddesi yürüyüşünde de umduğunu bulamayan, olay çıkmasını arzu edenleri de yine hayal kırıklığına uğrattı. O gün Anıtkabir’de ne siyaset yapıldı, ne adalet karşısında haksızlığa uğrayanlar için beraat istendi. O günkü tek talep herkesin ve Fenerbahçe’nin adil yargılanması ve adil yargılanma sonucu çıkacak sonuç ne olursa onun kararının uygulanmasıydı. Zaten Galatasaraylısından, Beşiktaşlısına, Trabzonsporlusundan Ankaragüçlüsüne amacı adaletin tecelli etmesi olan herkesin, bu organizasyona destek vermesi de Fenerbahçe’nin bu talebini anlamış olmalarındandı. Ayrıca haksızlığa uğramış birçok milletvekilimizin, askerlerimizin, yöneticilerimizin ve Başkanımızın da orada olması organizasyonu daha anlamlı hale getirdi.


Umarım bu büyük katılımlı organizasyon ve orada talep edilen herkes için gerçek adalet, yasama, yürütme ve yargıda ki önde gelen kişilerin dikkatini çekmiştir ve Cumhuriyet’imize yakışır adımlar atarak, yapılan haksızlıklara dur deme erdemini gösterirler. Aksi takdirde ülkemizde ne yazık ki, zaten sarsılmış olan adalet inancı, hiç onarılamayacak şekilde yıkılır ve telafisi mümkün olmayacak yaralar alır. Ancak şu da unutulmasın ki biz Fenerbahçe’liler adalet için korkmadan yürümeye devam edeceğiz ve çıktığımız yoldan asla geri dönmeyeceğiz. Ta ki herkes herşeyi görene kadar. Bu tabi ki kanun çerçevesi ve Fenerbahçe ahlakı içinde olacak. Ve son olarak bir sözüm de Adalet için gerek Bağdat Caddesinde gerekse Anıtkabir’de yürüyen yüzbinlere. Bu birlikteliğimizi inanın ki tarih kitapları yazacak ve hakettiğimiz adalete kavuştuğumuzda gururla çocuklarımıza bu mücadelenin bir parçası olduğumuzu anlatacağız. Asla karamsarlığa katılmadan durmak yok Yürümeye devam. Hak yerini eninde sonunda bulacak ve o gün geldiğinde herkes Kurtuluş Svaşındaki gibi yine Fenerbahçe'yi konuşacak.