21 Aralık 2012 Cuma

PIRIL PIRIL BİR GELECEK...


Onlara baktıkça içim açılıyor, onları izledikçe geleceğe daha da umutla bakıyorum ve onlar çıkıpta sahada ter döktükçe, sanki anaları, babaları, öz ağabeyleriymişim gibi gurur duyuyorum onlarla. Attıkları her bir gol benim gözümden bir damla yaş olarak akıyor mutluluktan, ve çıkıp televizyonda röportaj verdiklerinde ki ağırbaşlı sözlerini duyunca, onlara olan inancım, Fenerbahçe’nin geleceğinde ki yerleri benim gönlümde daha sağlam bir yer ediyor. Aslında sadece futbolcularımız değil, basketbolundan, voleyboluna, yelkeninden küreğine, boksundan yüzmesine, masa tenisinden atletizmine her daldaki  genclerimiz pırıl pırıl parlıyorlar. Onlar Fenerbahçe’nin gençleri, onlar Fenerbahçe’nin gelecekleri. Gencecik bir yıla girdiğimiz bu ayda bende onları yazmak istedim. Fenerbahçe Futbol takımının parlayan gençlerini, yani pırıl pırıl geleceklerini. 

Recep Niyaz ve Salih Uçan biri 1995 diğeri 1994 doğumlu. İkiside pırıl pırıl, çalışkan, kabiliyetli ve tüm camianın gözbebeği. Başkanımızdan kulüp personeline, hocamızdan takım oyuncularına herkes tarafından o kadar çok seviliyorlar ki fırsat bulacakları günler adeta iple çekiliyor tüm Fenerbahçeliler tarafından. Sebebi sadece iyi insan oluşları değil elbet. Her ikisinin de birbirinden yetenekli, çalışkan ve antremanlarda özveriyle çalışıyor olması desteklenmelerinin asıl sebebi. Bir de fırsat buldukları maçta, başarılı bir oyun sergileyince, işte o gün adeta bayram oluyor Fenerbahçe tesislerinde. Futbolcu ağabeyleri adeta kendi başarılarından daha fazla mutlu oluyor onlar iyi olunca. Onlar da bunun farkındalar elbet, hatta takımda ki yıldız oyuncuların adeta gözlerinin içine bakıyorlar, ne öğrenebiliriz ağabeylerimizden diye. İşte en büyük avantajları da bu zaten. Hepsi birbirinden karakterli onlarca yıldız arasında yetiştiriyorlar kendilerini. Başlarında da genç oyunculara destek olan, onları takıma kazandırmak için adeta fırsat yaratan bir hoca olunca, Recep’le Salih’e sadece huzur içinde çalışmak kalıyor. Bizlere de onların gözümüzün önünde yükselişini keyifle izlemek.

En son iki Ziraat Kupası maçında izlemek nasip oldu Salih’le Recep’i. Göztepe maçında da Sivas maçında da forma şansı buldu Salih, attığı paslarla, kestiği ataklarla adeta mest etti hepimizi. Başlattığı ataklar, verdiği gol pasları ağabeylerini hiç aratmadı. Genç yaşı gereği tam olgunlaşmamış olan kasları ve vücut yapısıda daha şimdiden sahadaki ağabeylerinden aşağı değildi izlediğimiz kadarıyla. Recep’e gelince o, son iki kupa maçının  birinde sadece 30 dakika kadar forma şansı buldu. Ancak o otuz dakika kendisini göstermesine yetti de arttı bile. Kıvrak zekası, tekniği ve hızıyla gelecekte bir Fenerbahçe efsanesi olacağını şimdiden hissettirdi tüm izleyenlere. Ve güzel oyununu bir de golle süsledi. İşte her ne olduysa o an oldu. Recep’in tertemiz yüzü, Aykut Hoca’nın içten, samimi mutluluğu ve tüm takımın kendileri gol atmışçasına sevinerek Recep’e koşması tüm Fenerbahçe’lilerin yanaklarından mutluluk göz yaşlarının süzülmesine sebep oldu. Belki de benim bu yazıyı yazmamın sebebi de o enstantanedir. Sebebi her neyse şu an bile yazarken geleceğimiz hakkında umut doluyum, bu sebepten huzurluyum ve çok mutluyum.
İddia ediyorum ki, Aziz Yıldırım’la birlikte Fenerbahçe’nin değişen vizyonu, haksız iftiralar devam etmezse Türk sporunu çok ileri götürecektir. Bu atılıma ayak uydurmak yerine iftiralara alet olup Fenerbahçe’nin paçasından aşağı çekmek isteyenler de, hatalarını birgün anlayacaklardır. Oyunculara haksız cezalar verdirterek, olmayanları oldu gibi göstermeye çalışarak bu atılımın önünü kesmeyi düşünmek gerçekten büyük bir hatadır. Belki böyle yaparak bir iki günü kurtarabilirler, ama uzun vadede onlar kaybedeceklerdir. Bu kaçınılmazdır. Konumuza dönecek olursak, Türk futbolunu takip eden bir ağabeyleri olarak Salih ve Recep kardeşlerime de bir iki kelam etmek istiyorum. Sevgili kardeşlerim, siz bu iyi niyetinizi, çalışkanlığınızı ve öğrenme arzunuzu devam ettirdiğiniz sürece bu taraftar her zaman arkanızda olacaktır. Daha yolunuz uzun, ama önünüzde ki yıldızlarla, başınızda ki Hocanızla siz bu ülkenin en büyük futbolcuları olacaksınız. İşte o günler geldiğinde, sakın Fenerbahçe’li duruşunuzu bozmayın, çünkü o duruş sizin başarınızın, büyüklüğünüzün sebebi olacaktır. Sakatlık sizden uzak olsun.