24 Eylül 2014 Çarşamba

5 YILDIZLI TAKIMIN 4’ÜNCÜ YILDIZ YARIŞI…

2014-2015 sezonunun başlamasıyla beraber gazetelerde, televizyonlarda, kulüplerin internet sitelerinde yeni sezon için iyi niyet, centilmenlik temennileri de yerini aldı. Her biri birbirinden güzel dostluk temennilerini de en çok rahmetli Lefter Babamızla, rahmetli Metin Oktay’ın santrada el sıkıştıkları meşhur fotoğrafla desteklediler. Gerçekten aklı başında olan her insan, bu temennilere katılırken, meşhur fotoğrafı görünce de iç çekerek inşallah demekten kendini alamıyor doğrusu. Yalnız ne yazık ki fotoğraftaki ve o dönemdeki diğer efsanelere bu vefa görünümü sadece sezon başlarındaki manşetlerde kalıyor. Hele ki bu manşetin altındaki diger haber “Fenerbahçe ve Galatasaray’ın 4’üncü Yıldız Yarışı” olunca, eminim ki hepsinin kemikleri sızlıyordur. Neden mi? Çünkü bu kahramanların oynadığı ligler, kazandığı şampiyonluklar ne yazık ki TFF tarafından geçerli sayılmıyor ve istatistiklerde yer almıyor. Ve en acısı Fenerbahçe Kulübü dışında bir Allah’ın kuluda bunu dile getirmiyor. Özellikle bu sene 5’inci yıldızımızın yanına 4’üncüsünü(!) takmak için yarışa girdiğimiz rakibimizden çıt yok. Halbuki pek severler her fırsatta efsanelerinin resimlerini stadlarında kullanmaya. Ama nedense o kişilerin kaldırdıkları kupaları kupadan saymayı tercih etmezler. Bunun tek sebebi de ne yazık ki eski şampiyonluklar sayılırsa istatistiklerde Fenerbahçe’nin gerisine düşecekleridir. Yani kupa için onurunu satmaktan çekinmeyen yöneticiler kupa sayısında geride gözükmemek içinde efsanelerini hiçe sayıyorlar. Ve 2014-2015 sezonunu 4. yıldız yarışı olarak önemli kılmak adına yıldız şeklinde kek kalıpları içinde poz vermekten kendilerini alamıyorlar.

Her neyse sonuçta 28 kere şampiyonluk yaşamış ve göğüsünde gerçekte 5 yıldız bulunan Fenerbahçe, TFF’nin, ezeli rakiplerinde itiraz etmediği, uygulamasıyla bu sezon 5’inci yıldızının yanına 4’üncü(!) yıldızı takmaya çalışacak. Yani bu sezon hepimiz için çok önemli. Yanlış anlaşılmasın, sezonu önemli yapan takılacak yıldız değil, o yıldız uğruna ezeli rakibimizin daha ligin ilk haftalarında başladığı ve giderek artacak olan çamur atma kampanyaları. Evet daha ilk haftalardan Başkanımıza, hocamıza ve sporcularımıza karşı planlı saldırılar başladı bile. Henüz her biri birbirinden komik olan iddilara itibar eden aklı başında insanlar olmadı, ama saldırıların dozu arttıkça ne olur bilinmez. Bu sebeple görev yine biz Fenerbahçe’lilere düşüyor. Atılacak iftiralara, oynanacak oyunlara karşı hazırlıklı olmamız ve bir an bile kulübümüzü yalnız bırakmamamız gerekiyor. Feneriumlara akın etmemiz, bir milyon üye projesinde elimizi taşın altına sokmamız ve belki de yine sokaklara dökülmemiz gerekiyor. Sonuç her ne olursa olsun kulübümüzün ve oyuncularımızın arkasında durmamız gerekiyor. Sözün özü Fenerbahçe’li duruşumuz çok gerekiyor bu sene.

Futbola gelirsek, sezon öncesi ve ligin ilk haftalarına bakınca, takımımızın kalitesinin diğerlerinden çok daha yukarıda olduğu açıkça belli oluyor. Ancak masa başı oyunlar bizi zorlayacak gibi gözüküyor. Yeni transferimiz Diego’nun takıma güç katacağı kesin, takımın hırsıda daha ilk haftalardan belli oluyor. Bu sebeple eğer sonuçlar sadece saha içinde alınırsa, yeni sezon için hiçbir endişe duymuyorum açıkçası. Takım içindeki dostlukta kaldıği yerden devam ediyor, bazen oyun içinde kazanma hırsından kaynaklanan tartışmalar oluyor ve malum kişilerce hemen kullanılmaya çalışılıyor, ancak sporcularımız gereken cevabı anında veriyor ve heveslerini kursaklarında bırakıyor. Yönetimimiz her daim takımın yanında ve bütün problemleri çözmek için 7 gün 24 saat çalışıyorlar. Başkanımız keza öyle. Yani başarı için bütün yapılması gerekenler yapılmış, iş sadece biz taraftarlara ve sahada futbolculara kalmış durumda. Bizler stadları doldurur,  Fenerium’larda forma, atkı, şapka bırakmazsak, her kötü şartta kulübümüzün yanında olursak. Futbolcularımızda yenilseler bile maçın sonunda formalarını emekleriyle sırılsıklam yaparlarsa saha dışı oyunlarda bize vız gelir ve amacımıza daha önce defalarca yaptığımız gibi yine hakkımızla ulaşırız. 


Sonuç olarak, 28 tane birbirinden değerli şampiyonluğumuzun yanına 29’uncusunu katmak için büyük bir yarışın içine girdik her sene olduğu gibi. Belki, Lefter Babamızın ve diğer efsanelerimizin emekleri hiçe sayılmış ve şampiyonluk sayımız kağıt üstünde 19 olarak gözüküyor, ama biz biliyoruz ki 28 tane birbirinden değerli alın teriyle kazanılmış şampiyonluğumuz var ve herbirine tek tek sahip çıkıyoruz. Ancak bunun mücadelesinide en yakın zamanda resmi olarak başlatmalıyız diye düşünüyorum, bu bizim efsanelerimize karşı en büyük görevimizdir. Diger taraftanda 5’inci yıldızımızın yanına 4’üncüsünü(!) takmak içinde büyük bir sezon bizi bekliyor. O 4’üncü(!) yıldızıda ilk biz takarsak göğüsümüze, onların istatistiklerinde de öne geçmiş oluruz. Bu da büyük bir psikolojik üstünlük sağlar bize. Kaldı ki eğer bir de gerçekte ki şampiyonluk sayımızı, TFF’ye kağıt üstünde de saydırabilirsek ve 2014-2015 sezonunu da şampiyon tamamlarsak. 2015-2016 sezonu bizim için daha da büyük bir önem kazanır çünkü o zaman 6’ncı yıldız için mücadele ederiz. O da ballı kaymak olur. Bu arada aklıma gelmişken, biliyorsunuz biz Fenerbahçe’lilerin kalbinde 6 sayısının yeride ayrıdır.