21 Temmuz 2013 Pazar

KAHRAMAN FENERBAHÇE’Lİ...


3 Temmuz 2011’de bir iftira atıldı üzerimize. İnsanlar özgürlüğünden yoksun edildi, canlar yandı, taraftarlar üzüldü ve koskoca bir camia mağdur oldu. Sonra Fenerbahçe’li olduğunu iddia eden birileri çıkıp dedi ki,” Bu işin sonu kötü. İftirayı ve mağlubiyeti kabullenmek ve verilecek cezaya razı olmak en doğrusu. Verelim Başkanımızı, kupamızı, onurumuzu ve yolumuza devam edelim. Belki üzerimizde çamuru kalır ama bu sayede az ceza alırız.” Evet aynen teklif edilen buydu Fenerbahçe’ye, suçunu kabul et, ver istenilen isimleri ve yoluna devam et. Bunu derken hiç akıllarına gelmedi kahraman Fenerbahçe taraftarı. Sandılar ki diğerleri gibi başarıya tapıyor Fenerbahçe’li. Ama bekledikleri olmadı. Fenerbahçe’li iftirayı kabullenmedi, vermedi Başkanını, yöneticisini. Ve en önemlisi sporcusunun alın terine sahip çıktı. Belki bu yüzden daha fazla acı çekecek, üzülecek Fenerbahçe’li. Belki de verilecek ceza, teklif edilenden daha fazla olacak sonunda. Yani bir ihtimal, savaşını kaybetti diyecekler Fenerbahçe için, bu savaşı sadece iki üç kupaya katılmak sananlar. Ama gerçekler ortaya çıktığında asıl kim kazanmış herkes anlayacak. Onurunu, gururunu, iki üç kupaya satmadan dimdik ayakta duranları yazacak tarih sonunda ve kahramanların tümü sarı lacivert olacak. 
3 Temmuz’dan beri gerçekten başına gelmedik kalmadı Fenerbahçe’nin. Ama böyle bir direnişi ve duruşu hiçbir taraftar grubu göstermedi dünyada. İftiralar üstüste atılırken, gazetelerde boy boy para çantaları, sporcuların o paraları sayma görüntüleri adı altında palavralar dolanırken, her maça tek tek yaşayarak şahit olmuş Fenerbahçe’li alet olmadı hiçbir yalana. Tutuklanma, gaz yeme, dayak yeme pahasına hastane önlerinde, adliyede, caddelerde, meydanlarda inandığını herzaman haykırdı Fenerbahçe’li. Bu gücü idrak edemeyenler elbette yanıldıklarını anladı belli bir zaman sonra, hatta ufak ufak ima da ettiler demeçlerinde. Ancak erkekliğe leke sürdürmemek adına daha da gaddarlaşıp, çirkinleştiler ve yurtdışında lobilerini kullanma yoluna gittiler. Fenerbahçe’nin önünü cezalarla kesmeye çalıştılar. Önümüzdeki günler gösterecek başarabilip başaramadıkarını belki, ama onlar bir iki sene ceza ile Fenerbahçe’yi lekeleyebileceklerine inanıyorsa ciddi derecede yanılıyorlar. Çünkü eski hocamız ve ebedi efsanemiz Aykut Kocaman’ın dediği gibi gerçeklerin sonunda ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Ve o günler geldiğinde Fenerbahçe tarihinde, bu büyük duruşta yerini almış olacaktır.

Yani, bugün kulübüne sahip çıkan Fenerbahçe’linin yarın torunlarına ve çocuklarına anlatacak bir hikayesi olacak ve o hikayede ki kahramanında kendisi olduğunu bilecek Fenerbahçe’li. Belki bunu dile getirmeyecek hikayesini anlatırken, ama o günlerde ki onurlu duruşuyla, için için gurur duyacak herzaman. Tıpkı adliye önlerinde sabahlayan o delikanlı, hastane kapılarında Başkanından iyi bir haber bekleyen o genç kız veya Bağdat caddesinde babasının omzundaki o küçük çocuk gibi. Yani tıpkı senin, benim, bizim gibi. O günler geldiğinde elinde çiçekle Lefter’in mezarının başına gittiğinde, başı dik, sözünü tutmanın verdiği gururla duasını edecek efsanesine. Anitkabir’de Atasını ziyaret ederken camiasının O’nun izinde olduğunu rahatça haykırabilecek dosta düşmana. Çünkü atılan iftiradan aklanırken, değerlerini korumuş olmanın gücünüde hissedecek Fenerbahçe’li. Çünkü emeğe saygısızlık edenleri yenmiş olacak ve zeki, çevik aynı zamanda ahlaklı olanın galip geldiği bir savaşın kahramanı olacak. Her ana, baba çocuğunun kahramanıdır ya hani, Fenerbahçe’li ana baba Fenerbahçe’sinin de gerçekten kahramanı olacak işte. Tabi bertaraf olanlarda olmayacak değil bu süreçte, ama onlarda bir iki başarı vaadedilip kulübünü yalnız bırakanlar değilmi zaten. Onlarda eksik olsun! 

Ancak şu an, ne yazık ki, daha önümüzde çok yol var bahsettiğimiz gururu yaşayabilmemiz için. Ve mücadelemizi hala sürdürmemiz gerekiyor. Tıpkı 3 Temmuz’dan bu yana ki duruşumuz gibi dimdik durmamız, o zamakinden daha da birlik içinde olamamız gerekiyor. Hatta gelebilecek cezalara, önümüze çıkabilecek engellere karşı da inancımızı yitirmeden, başımızı öne eğmeden göğüs germemiz, bizim zaferle sonuçlanacak mücadelemizde en büyük silahımız olacak. Sözün özü tek vücut, tek ses olmalıyız ki, evladımıza mirasımız olan Fenerbahçe’miz sonsuza kadar kurulduğu günkü amacından şaşmadan yaşayabilsin. Ve bizler evlatlarımıza, Cumhuriyetimizin en güçlü kalesini gönül rahatlığıyla teslim edebilelim. Unutmayalım ki Fenerbahçe bu dünyada ben temizim diyen her kulüpten daha temizdir ve bu er ya da geç tüm dünya tarafından anlaşılacaktır. Bu sebeple gelin hepberaber safları sıklaştırıp, Fenerbahçe’mizin haklılığını tek yürek olarak savunalım. Savunalım ki herkes görsün Fenerbahçe taraftarının kahramanlığını ve duruşuyla hakkı olan mücadeleyi nasıl kazandığını.