25 Ekim 2014 Cumartesi

TAM ZAMANI ŞİMDİ...



Geçen ayki yazımda bahsetmiştim, beşinci yıldızımızın yanına dördüncüsünü(!) takmak için kocaman bir yarışın içine girdik bu sene diye. Ancak Ekim ayı sonunda ki tabloya bakınca, lige çok fazla motive olamadığımız belli oluyor. Gerçi yeni kanuni düzenlemeler ve getirdiği pasolig uygulamasıda taraftar için ciddi bir motivasyon sorunu yaşattı diyebiliriz. Bir de buna sakatlıklar ve gol yollarında ki oyuncularımızın formsuzluğu eklenince, ne yazık ki Kasım ayına çok ta istediğimiz bir yerde başlayamadık puan tablosunda. Ama artık silkelenmenin, toparlanmanın zamanı geldi. Biz Fenerbahçe’liler Kasım’ları severiz ve bu Kasım’da ayağa kalkmanın ve hak ettiğimiz liderlik koltuğuna oturmamızın tam zamanı. Dolduralım tribünleri, sahip çıkalım takımımıza, hocamıza ve başlayalım tekrardan “Şampiyonluk Şarkılarına”.

Gerçekten trajikomik bir durum, 28 kere şampiyonluk yaşamışız, ama yirmincisi için mücadele veriyoruz. Ve ne yazık şu an bu yanlışı düzeltebilecek bir merci bulunmuyor. Bize de bu durumda canımızı dişimize takarak dördüncü yıldızı göğüsümüze takmak düşüyor. Rakibimiz bu konuda oldukça motive bir tavır sergilerken, zaman zaman komik duruma düşsede, mesela kek kalıpları içinde pozlar vererek, hayal kırıklığına uğradığı Şampiyonlar Ligi maçı sonrası alenen açıkladı tek amacının dördüncü yıldızı takmak olduğunu. Katılmak için o kadar dümen çevirdiği bir turnuvadan dördüncü yıldız uğruna rakibimizin feragat etmesi, bu senenin onlar için önemini anlatmaya yetiyorda artıyor bile.  Bu durumda bizim her zamankinden daha dikkatli, özverili, güçlü ve birlik içinde olmamız kaçınılmaz. Bu sebeple pasoligin üzerimize örttüğü ölü toprağını biran önce kaldırarak tribünlere koşmamız şart diye düşünüyorum. Çünkü ancak bu şekilde futbolcularımız saha içinde mücadele ederken, saha dışı oyunlarına göğüs gerebiliriz.
Saha dışı oyunlar demişken, sebeplerinede değinmek gerekir. Takımımızın ilk 6 hafta çok iyi sonuçlar alamaması tartışmalara yol açmış gibi gözüküyor. Ve bu durum, malum medya mensupları tarafından abartılarak servis ediliyor her zamanki gibi. Takım içinde huzursuzluk varmış gibi gösterilmesi, saha dışı oyunlarının en bilineni. Diğeri de herkesin malumu üzere, hakemleri etki altına alarak, Fenerbahçe alehine veya rakipler lehine kararlar alınmasını sağlamak ki, bu da şuana kadar iyi işlemiş gözüküyor. Tabi bir de buna takımın ve hocamızın moralinin bozulmasına yönelik saldırılar eklenince yaşanan olumsuz sonuçlar kaçınılmaz görünüyor. Ama bizler biliyoruz ki hepsi sadece bir maçla düzelebilecek aksaklıklar bizim için. Tamam belki saha dışı etkenlerden bazılarını tamamen safdışı bırakamayız, ama takıma desteğimizle ve hocamızın arkasında durarak daha öncekiler gibi yine savaşımızı kazanabiliriz. Muhteşem desteğimizle Fenerbahçe geçen sezon kaldığı yerden ligi domine etmeye devam edebilir. Çünkü bu sezonun başında takım herkesinde yakinen takip ettiği gibi çok çalıştı ve fiziksel anlamda ciddi şekilde güç kazandı. Oyuncularımızın teknik kapasitesininde lige göre ne kadar üstün olduğu herkesin malumu. Kendilerini gösterebilmek için sadece arkalarındaki gücü hissetmeleri yeterli olacaktır.


Sözün özü, tamam pasoligin uğrattığı zararlar, rakiplere sağlanan saha içi ayrıcalıklar, oyuncularımızın yaşadığı şanssız sakatlıklar ve formsuzluklar, hepsi ama hepsi üstüste geldi. Ve evet bunların bazıları malesef ligin son haftasına kadar devamda edecek gibi gözüküyor, ancak bizim Fenerbahçe olduğumuzda unutulmamalı. Ve dördüncü yıldız dedikleri 29’uncu şampiyonluğumuzun startı artık verilmeli. Tek yürek olunmalı. Hocamıza, oyuncularımıza koşulsuzca destek verilmeli. Tribünler hınca hınç doldurulmalı ve bir dakika susmadan Şampiyonluk Şarkıları söylenmeli. Biliyorum bu dediklerimin yapılması için hiçbir hatırlatmayada gerek yok. Çünkü zaten sizler bu yazıyı okurken büyük bir ihtimalle zaten taraftarımız yapması gerekeni yapmış olacak. Ben sadece tarihe not düşmek adına yazıyorum ve diyorum ki, haydi Fenerbahçe, şampiyonluk yolunda tek yürek olmanın TAM ZAMANI ŞİMDİ…