15 Eylül 2011 Perşembe

Neyleyim Ben Galibiyetleri...

Haftalar geçti, o uğursuz günün üstüne, ama ne olanlar akıllardan çıktı, ne  yapılan hatalar düzeltildi, ne de  elinden özgürlüğü alınan kişiler haklarına yeniden kavuşabildi bugüne kadar. Taraflı tarafsız herkes, bu durumun yanlışlığı konusunda hemfikir ve biran önce hukuki şekilde düzeltilmesi gerektiğini düşünüyor, tıpkı tüm camiamız gibi. Hayat devam ediyor lafını doğrularcasına, geciken liglerin 10 Eylül günü başlaması ve Fenerbahçe'mizin her türlü olumsuzluğa rağmen ayın 12'sinde sahaya çıkıp, herkese nispet yaparcasına, dimdik ayakta 3 puanı alması bile, Fenerbahçe'liyim diyen kişileri tebessüm etirmeye yetmemiştir. Başkanımız ve yöneticilerimiz o 4 duvardan çıkmadan da kimse Fenerbahçe'lilerden ve hayatında birazcıkta olsun adalete inanan kişilerden bu tebessümü beklemesin.

12 Eylül akşamı sahada dimdik, hırslı, güçlü bir Fenerbahçe vardı. Evet bu doğru, ancak bu demek değil ki bu takım  badireleri kolayaca atlattı, hatta bütünüyle geride bıraktı. Öncelikle iyi bilinmeli ki, başka bir camianın başından geçse böyle bir olay, ki düşmanımın başına bile hukuksuzluk gelmesini istemem, emin olun şu an yıkılmış, bitmiş, yerlerde sürünüyordu. Ancak söz konusu Fenerbahçe olunca, taraftarının stadlarda, söylediği tezahuratların, sadece sözde kalmadığı gerçeğide herkes tarafından anlaşılmıştır diye düşünüyorum. 

Evet bu süreçte taraftar da, bazılarının beklediğinin aksine, Kulübüne öyle bir destek oldu ki, taraflı tarafsız herkesin ağızı açık kaldı. Başkanına vurdular, Metris'lerde sabahladı, Elinden Şampiyonlar Ligini aldılar, sokakta oynasanda, kaldırımları tribün yaparız diyerek, kombinelere akın ettiler, Kulübü 45 milyon Euro zarara uğrattılar, 1 günde 1 milyon TL gelir elde ettirdiler, yetmedi tanıdık, tanımadık her Fenerbahçe'liye hediye olarak taraftar kart yollayarak 1 milyon taraftar kart hayaline soyundular. Bu destekler hala inanılmaz şekilde devam ederken, Başkanlarını, Yöneticilerinide ihmal etmediler, UEFA, TFF, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve HSYK'yi de mesaj yağmuruna tutarak, herkesin dikkatini bu adaletsizliklerin üstüne çektiler. Haksızlık yapan bazı kesim basını da sert dille uyararak, protestolara başladılar. 

İşte bu destek sayesinde, düştüğü yerden daha da kuvvetli kalkan Fenerbahçe 12 Eylül akşamı, sahaya çıktı. Hazırlık maçında aldığı ceza yüzünden taraftarından ayrı da olsa, son dakikada en önemli 3 oyuncusu satılmışta olsa,o formanın gücüyle Kadıköy'e ayakbastı Alex'imiz ve arkadaşları. Üzerlerinde Aziz Yıldırım resimli t-shirtler, yüzlerinde öfkeyle karışık, gururlu bakışlar vardı. Boş tribünlere karşı sahaya adım attıklarında, tahmin ettikleri ama bu kadarda olmaz dedirten bir atmosferle karşılaştılar. Sanki taraftar ordaydı, tam da yanlarındaydı! Çıkan gürültü öyle yüksekti ki, birçok Kulübün taraftarı stadın içindeyken bile bu sesi çıkartamazdı. Fenerbahçe taraftarı yine yapmıştı yapacağını ve tezahuratta söylediği sloganın yalan olmadığını birkez daha göstermişti tüm dünyaya, evet slogandaki gibi "kaldırımları tribün yapmış"tı ve yalnız bırakmamıştı çubuklu sevdasını. Zaten futbolcularda Onlar tribündeymiş gibi, çıkıp selamladılar boş tribünleri ve Başkanlarına da kalbimiz seninle mesajını vermek adına üzerlerindeki t-shirleri çıkartıp üzerlerinden, tek tek serdiler orta sahadaki başlama vuruşu noktasına ve etrafına. İşte bu destekle, KOCAMAN motivasyonla ve tertemiz yürekleriyle futbolcularımız bu maçtan da galip ayrıldılar ve yıkılmayacaklarını herkese gösterdiler.

Maç bitti, skor tabelası takımımız lehine 1-0'ı gösteriyordu, bir de Alex'in inanılmaz bir rövaşatası vardı ki, normal zaman olsa, bütün yazımı bu hareket üstüne yazabilirdim. Ancak malesef içimde ne böyle bir heves var, ne de galibiyeti kutlayacak kadar moralim. Maç bitti, çubukluya olan desteğimi tabiki sonuna kadar verdim, ama 90 dakika sonunda yine gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldım malesef. Başkanım'ın, Yöneticilerimin ve diğer neferlerimizin hala o dört duvar arasında olduğu gerçeği tekrar aklıma geldi. İşte o dakika içimde ne galibiyetin sevinci, ne güzel pozisyonların keyifi ne de aylardır sahada izlemek için beklediğim, yanıp tutuştuğum Fenerbahçe'min sahadaki görüntüsünü görmenin tadı kaldı. İşin özü sahadaki Fenerbahçe'de olsa, işin içinde adaletsizlik varsa ve birileri özgürlüğünden uzak kalmışsa "Neyleyim Ben Galibiyetleri"