24 Ocak 2013 Perşembe

YAPTIK YİNE YAPARIZ...




Başarının ilk şartıdır takım olmak. Ya birlik olursun, başarırsın, ya da olamayıp dağılıp gidersin. Hele ki dış mihrakların haksız kuşatması altındaysan, bütün değerlerinle, varlıklarınla tek yürek değilsen, hayatta kalma ihtimalinde çok azdır. Futbolda da bu böyledir. Yönetim, futbolcular ve taraftar bir camianın olmazsa olmazlarıdır. Bir tanesi zaaf gösterirse, başarısızlık kaçınılmaz olur. Bir de dış mihrakların iftiraları varsa ortada, işler gerçekten çok zordur. Bu sebeple herkes işini layıkıyla yapmalı ve birbirinin arkasında her şartta durmalıdır.

Malum 3 Temmuz sonrası, toparlanma sürecine girsekte, onlar hala savaşın içindeler ve hukuk yoluyla mücadelelerini sürüdürüyorlar. Bitti gibi gözüksede daha bitmedi. Bir yanlış karar herşeyin tekrardan bulanmasına yol,açabilir. Bu sebeple zaman zaman hataları da olsa, doğru yolda ilerleyen yönetimimiz varını yoğunu ortaya koyarak, Fenerbahçe için en büyük fedakarlıkları göstermeye devam ediyor. Onlar gecesini gündüzüne katarken, bir de sportif mücadele için en iyisini yapmaya, bu arada da kulübün mali portresini FIFA kriterlerine uygun halde tutmaya çalışıyorlar. Bu sebeple takdir edilmeyi, alkışlanmayı sonuna kadar hakediyorlar.

Ve sahadaki futbolcularımız. 3 Temmuzda hakarete uğrayan, alın terleri yok sayılan, ama buna rağmen dimdik ayakta mücadeleyi elden bırakmayan, gencecik, gururlu ve hırslı futbolcularmız. Onlara karşı saha içi saldırılarıda hız kesmeden devam ediyor. Yalandan uydurulan tükürükler, vücutlarına atılan kasti tekmeler ve saçma sapan kartlar havada uçuşurken, onlar tertemiz şekilde mücadele etmeye çalışıyorlar sahada. Tabi saha dışı kişilikleriyle, kabiliyetleriyle ilgili saldırılarda cabası. Bu adi saldırılar karşısında, arkadan itelenen rakiplerinin tersine,  onlar hala katıldıkları bütün kupalarda yollarına devam ediyorlar. Bu da çok büyük başarı. Ve onlarda bu sebepten dolayı takdir edilmeyi ve alkışlanmayı sonuna kadar hakediyorlar diye düşünüyorum.

Taraftarlarımız. Bu kulübün gerçek sahipleri. 24 saatlerini Fenerbahçe ile yaşayan, aldığı üç kuruş maaşı veya harçlığı taraftar karta, maç biletine ve stada, meydanlara gitmek için otobüslere, taksilere harcayan vefakar taraftarlar. Kulübün olmazsa olmazları. Kötü günde isyanlarıyla takımı ayağa kaldıranlar. Bir bütün oldukları zaman neler yapabileceklerini bütün dünyanın bildiği ve dış mihrakların şu an bölmek için uğraştığı en büyük güç. İşte bu sene iş onlarda bitiyor. Kabul etmeli ki bende dahil, bu sene biraz durgunluk içindeyiz taraftar olarak. Tamam görevlerimizi sonuna kadar yapıyoruz, ama önceki gibi daha fazlasını yapmıyormuşuz gibi geliyor bana. Bizi bölmeye çalışıyorlar, bunu da en hassas olduğumuz, yumuşak karnımız sevgimiz üstünden yapmaya çalışıyorlar. Zaman zamanda başarılı oluyorlar belki. Ama özellikle şu an tek vücut olmamız gereken bir döneme girdik. Koşulsuz destek ve stadı rakip için cehenneme çevirmek eminim ki bizi başarıya ulaştıracaktır. Geriden geldiğimiz birçok maçı hatta sezonu bu sayede en önde bitirdik defalarca. Şimdide geride olduğumuz bir ligin ikinci yarısı var. Ve birlik beraberlikle daha önce yaptığımızı şimde de yapabiliriz. Bu sebeple aradan çatlak sesleri çıkarıp, sadece Fenerbahçe için mücadelemize devam etmeliyiz. Bütün kupaları Kadıköy’e getirecek güce sahip olduğumuzu herkese tekrar göstermeliyiz. 

Yönetim, futbolcular ve taraftar. Bir arada tek yürek olursa bu kulübün önünde kimse duramaz. Onlarda bunun farkında ve tek hedefleri bu beraberliği bozarak, kendi desteklediklerini şampiyon yapmak. Bu sebeple küslükler bitmeli, birbirinde farklı düşünen insanlar tek amaç olan Fenerbahçe için birlik olmalı ve camiasına saha içi  ve dışı yapılan saldırılara göğüs germelidir. Kupalar, başarılar ve hak edilen alın terinin karşılığı ancak bu şekilde gelecektir. Daha önce defalarca yaptık yine yaparız. Bir taraftar olarak Yönetimimize de küçük bir ricam olacak. Deplasman yasaklarının kaldırılması için lütfen daha fazla mücadele edin veya hepberaber edelim. Çünkü taraftarı ne kadar fazla takımının yanında olursa, o kadar fazla destek olma şansını yakalar. Bu da hedeflerimize ulaşmamız adına daha fazla katkı sağlar. Deplasman hakkımızın alınması ayrıca insan haklarına da aykırıdır, bunu da hatırlatmakta fayda var.