22 Ağustos 2014 Cuma

FENER'İN IŞIĞI...

Haksızlık yapanlar, iftiralar atanlar, bundan nemalanmaya çalışan “ebedi dost” görünümlüler ve camialarını bir kupaya satanlar. Hepsi ama hepsinin iç yüzleri, Adalete Yakılan Fener’le gözler önüne serilince yaşadıkları akıl tutulması ardı ardına komik hareketlere ve açıklamalara sebep oldu. Herşey boyun eğmeyen Fenerbahçe camiasının direnciyle ve bu dirence koşulsuzca destek olan taraftarın meydanlara dökülmesiyle başladı. Ardından kısa sürede toparlanan ve eski başarılarını yinelemeye başlayan sporcularda sahada durdurulamayınca, rakipler önce bir finalde sahaya çıkmama eyleminde bulundu, sonra buna her seferinde yeni bir bahane üretme çabasına girerek kendilerini komik duruma düşürdü. Diğer rakip ise pisliklerini aydınlığa çıkartan Adalete Yakılan Fener’le uğraşmak adına fıkraları aratmayacak eylemlerle başarısızlıklarını örtme yolunu tercih etti. Uzun lafın kısası Fener’in ışığı birilerinin gözlerini ve akıllarını fena halde aldı. 

Bağdat Caddesinde ve Anıtkabir’de milyonlarca kişi adalete Fener yakarken, birileri yine 3 Temmuz operasyonunda düştükleri hataya düşerek, kısa sürede unutulur sandılar. Ama bu yürüyüşlerde, isyanlarda unutulmadı, tıpkı haksız verilen hapis cezaları gibi. Ve en nihayetinde geciksede beklenen yeniden yargılama kararı alındı mahkemelerce. Bu karar aklı selim herkesi mutlu ederken ve adil yargılanma sonunda karar ne olursa olsun tüm Fenerbahçe camiasının bu kararın arkasında duracağı açıklanmışken, nedendir bilinmez, bazı güzide kulüplerimiz yaptıkları trajikomik açıklamalar ve eylemlerle gündeme damga vurdular. Biri basketbol final maçında can güvenliğini bahane ederek sahaya çıkmadı, diğeri gericiliğin son kalesi gibi “Adalete Yakılan Fener’i” söndürmeye kalktı ve bunu utanmadan t-shirtlere taşıdı. Peki ne oldu bu eylemlerin sonunda? Akıllı insanlar yemedi tabiki. Hatta kendi camialarının içinden bile tepkiler geldi, bu komikliğe. 

Sahaya çıkmayan rakip ilk açıklamasında, can güvenliğini bahane etmişti hatırlanacağı üzere. Ancak kendi camiaları içinde bu görülmemiş eyleme tepkiler dinmeyince, geleneklerinin verdiği kıvraklıkla söylemlerini yüzseksen derece değiştirmek zorunda kaldı başkanları. Hani Türkiye’de herkes balık hafızalı ya, korkup çıkmadıkları maçta can güvenliği bahanesini, adeta insanları aptal yerine koyarak inkar etti ve “Biz aslında spordaki kirliliğe tepki göstermek için sahaya çıkmadık” açıklamasında bulundu. Aklı sıra sezona hazır Fenerbahçe takımlarının motivasyonunu bozacak ve sezona 1-0 önde başlayacaktı. Ancak atladığı detay şuydu; 3 Temmuz herşeyi çok değiştirmişti ve Fenerbahçe taraftarı başta olmak üzere, sporun siyasetten ve pislikten uzak olmasını isteyen her aklı selim kişisi artık her camianın her hareketini not alıyor ve unutmuyordu, sonrasında da her yanlış, sahibinin yüzüne tokat gibi çarpılıyordu. Yani dün öyleydi, bugün böyle dönemi artık bitti ve özellikle spor camiasında insanlar 3 Temmuzla beraber uyandılar, sözün özü ucuz söylemler tutmayınca yenisiyle değiştirme taktiğini artık yemiyor spor severler.

Diğer camianın adalete yakılan Fener’i yakma fikri ise, özünde fıkraları aratmayacak cinstendi, ancak nefret dolu bazı medya tarafından o kadar büyük bir eylemmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor ki, içini nefret bürümüş ve kupa uğruna herşeylerini verir hale gelmiş insanlar adeta bu sayede karanlığı savunmayı kendilerinde hak görüyorlar. En trajikomik olanıda, bu sloganı barındıran lisanslı ürün çıkarıp, pazarlama çabaları. Bu gerici ve karanlığı savunan sloganı kim üstünde taşımak ister bilemiyorum, ama bir gerçek var ki Fenerbahçe’nin Adalet için yaktığı Fener, sadece gözleri kamaştırmamış, bazı yöneticilerin aklınıda almış gibi gözüküyor bu eylemlerine bakınca. Ancak şu da bir gerçek ki, çıkıp henüz bir kişi de şu soruyu sormadı; “Fener’in ışığı neden bu kadar çok korkutuyor, yoksa karanlıkta kalmasını istediğiniz bazı özelleriniz mi var?” Bari bu vesile ile ben köşemde sormuş olayım. Belki hasbel kader dergimiz bu sorunun muhatabı bir kişiye ulaşır, kazara benim yazımı okur, verecek bir cevabı olur ve bizleri bu konuda aydınlatır. 


Aslında yine bu konulara girmek değildi niyetim. Yeni sezon, yeni hedefler, yeni transferler ve içimizden biri futbolun başına geçmişken, sporun güzelliklerini konuşmak daha güzel olurdu elbet, ancak Fenerbahçe’miz bu senede esaret altındayken, Avrupaya gidemezken içerdeki bel altı oyunlarıda görmezden gelmek olamazdı. Bu sebeple keyifli spor yazıları okumak isteyen tüm Fenerbahçe’lilerden özür diliyorum. Umarım adalet en yakın zamanda yerini bulur ve hakettiğimiz sporun güzelliklerine en yakın zamanda geri döneriz. Ve tabiki dilerim ki yeni sezon tüm sporcularımız ve yeni hocalarımızla birlikte şampiyonluklarla dolu biter ve Fener’in ışığı üzerimizden hiç eksilmez…