20 Şubat 2014 Perşembe

KORKMADAN YÜRÜYORUZ…

3 Temmuz 2011’den beri söylüyoruz, üstümüze oyunlar oynayanları uyarıyoruz ve ısrarla diyoruz ki “Fenerbahçe’nin sabrını sınamayın”. Bunu bugüne kadar slogandan ibaret sananlar, şimdi hafiften anlamışlardır diye umuyorum, kuruluş tüzğünde “Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kuruluş amacı; vatan gençlerini, vatanın korunmasına ve askeri seferberliklere hazırlamaktır” yazan, Fenerbahçe camiasının sadece spor kulübünden ibaret olmadığını. Ve Fenerbahçe taraftarının her daim Cumhuriyet’in, özgürlüğün, insan haklarının ve adaletin savunucusu olacağını. 

Sözde şike davası, yargıtay tarafından onandığı gün Aziz Yıldırım yurtdışındaydı. Hakkında , bir daha yurda dönmez, kaçar gibi iddialar ortaya atıldı. Bu kumpası kuranlar mutluluk çığlıkları atarken herşeyin bittiğini düşünüyorlardı, ancak Aziz Yıldırım’ın Türkiye’ye dönüşü ve havaalanında ki “kalemimi kırmışlar bende cezamı çekmeye geldim” sözü, Başkanı kendileri gibi görenlerde bir hayli şaşkınlığa yol açtı. Ama henüz daha sonra olacakları bilmiyorlardı bile. Aziz Başkan hukuk mücadelesinden vazgeçecek değildi elbet, ama kazanmak için tek şansı mağlubiyeti kabullenmek gibi gözüküyordu. Yani iftirayı kabul edip, boyun eğmesi belki kişisel olarak kendisini hapisten kuratarbilirdi, ancak Fenerbahçe’ye koskoca bir leke sürülmesi anlamına gelirdi. Başkan yine onu, kendileri gibi görenleri yanılttı, ancak bizler adımız gibi emin olduğumuz, gösterdiği bu duruşla bir kez daha hayran kaldık ona. 

Aziz Yıldırım yargıtayın kararı onamasından sonra, herkesin, herşeyi öğrenmesi için ilk adımı attı ve Ahmet Hakan’ın programına katıldı. Bilindiği üzere Ahmet Hakan, korkusuzca her soruyu, her konuğuna sorabilen, acımasızca eleştiren bir gazeteci ve programcıdır. Ayrıca gazetesindeki bir yazısında Trabzonspor’u desteklediğini de alenen açıklamıştı. Yani Başkanın böyle bir programa çıkması, gerçekten cesaret gerektiriyordu. Programın ilk dakikasında Aziz Yıldırım’ın Ahmet Hakan’a bana istediğini sorabilirsin ve lütfen kafana takılan herşeyi sor demesi de büyük bir özgüvendi. Keza Ahmet Hakan’da öyle yaptı. Her soruyu sansürsüz, acımasızca, ama düzeyli bir üslupla sordu. Aziz Başkan’da korkusuzca, kimseye eyyam yapmadan ve açık yüreklilikle her birine cevabını verdi. Ancak  yayına Aziz Yıldırım’la beraber katılan Mahmut Uslu’nun söylediği bir gerçek vardı ki, bence programa damgasını vuran haksızlıkta buydu. Meğerse davadaki Trabzonspor avukatları aynı zamanda fezlekeyi yazan polislerin sözleşmeli  avukatıymış.Yani suçlayanla, suçlananın avukatı birmiş. Bu da davanın nasıl manipüle edildiğinin delilidir diye düşünüyorum. Sadede gelirsek, bu ve Aziz Başkan’nın yaptığı açıklamalar gerçekten konuya hakim olan, olmayan herkesin gozunü açtı diyebiliriz. Bu sayede programı izleyen taraflı tarafsız herkes Fenerbahçe’ye bu süreçte yapılan bütün adaletsizlikleri ve Fenerbahçe’nin bu adaletsizlikler karşısındaki duruşunu bir bir öğrenmiş oldu. Daha sonra kontra olarak Trabzonspor Başkanı da avukatlarıyla birlikte  aynı programa çıksada söyledikleri ve “Rezilce” ve “Utanç”verici ithamları adalet duygusu olan kimseyi tatmin etmedi. Hatta Fenerbahçe programı ile bu programı kıyaslayanlar sosyal medyada “#direnAhmetHakan” gibi espriler yaptılar. 




Aziz Yıldırım’ın  herşeyi tüm çıplaklığıyla anlattığı programda ortaya çıkan birçok gerçek taraflı tarafsız birçok kişinin adalete karşı olan güvenini derinden sarstı, bunun sonucu olarakta Fenerbahçe’li Avukatlar Derneğinin “Türkiye için Adalet, Fenerbahçe için Adalet” yürüyüşüde daha önce hiç görülmemiş bir kalabalığa sahne oldu. Yüzbinlerce kişinin katıldığı yürüyüşte birtek Fenerbahçe’liler yoktu. Beşiktaş’lısından, Galatasaray’lısına, Sakarya’lısından Trabzonspor’lusuna birçok adalet isteyen insan orada korkusuzca devletten hakları olan adaletin tekrar ülkemizde sağlanması için haykırdı. Bu arada Ali İsmail Korkmaz’da unutulmadı yürüyüşte. Ailesi Bolu Fenerbahçe’liler tarafından maça davet edilerek öptüğü çubuklu forma yaşatılmaya çalışıldı anısına. Tabi ki gideni geri getirmez ne yazık ki, ancak Fenerbahçe taraftarının yapılan her haksızlığın karşısında ki duruşu ve gidenleri unutmayacağı gerçeği dosta ve düşmana gösterilmiş oldu. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim bir konu da tüm yürüyenlerin, hatta polise ve etrafa daha önce durup dururken zarar verdiği iftirası atılan Fenerbahçe’lilerin sağduyulu davranışlarıydı. Art niyetli kişilerin beklediği gibi bir olayın gerçekleşmediği, bir tartışmanın bile yaşanmadığı bir ortamda yüzbinlerce kişinin aradığı hak ve adalet, dünyada örnek gösterilmesi gereken bir olaydır, bu sebeple başta en önde yürüyen Başkanımız olmak üzere sağduyulu davranarak Fenerbahçe’liliğimle tekrar gurur duymamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.

Özetlemek gerekirse, Başkanımızın katıldığı ve Ahmet Hakan’ın gerçekten objektif ve seviyeli yaptığı programın ardından, Fenerbahçe’li adalet için suskunluğunu bozdu ve adalete giden yolda tüm gemileri yaktı diyebiliriz. Tabi ki hukuk çerçevesinde bozulan bu suskunluğun en büyük ispatı, beşyüzbine yakın insanın, Fenerbahçe ve Türk bayraklarıyla sokaklara dökülmesiydi. Bu görülmemiş yürüyüş umarım birilerinin dikkatini çekmiştir. Keza spora karıştırılan siyasetten rahatsız olan Fenerbahce’li sporseverler, bu durumun düzeltilmemesi halinde siyasete spor sokmaktan çekinmeyecek gibi gözükmektedir. Bu da takdir edersiniz ki, sadece İstanbul’daki yürüyüşe gelen insanların sayısı beşyüzbine yakınsa, Türkiye genelindeki tepki hiçte azımsanmayacak sayıda olur. Sözün özü Fenerbahce’nin Başkanı bildiği doğrulardan hapis yatma pahasına vazgeçmiyorsa, Fenerbahce taraftarıda adil yargılanana kadar Korkmadan Yürüyecektir. Yanlış anlaşılmasın, bizim isteğimiz ne af ne de ayrıcalıktır, tüm Türkiye için ve tabi ki sevdamız Fenerbahçe’miz için adil yargılanma hakkıdır. Kaldı ki Fenerbahce’nin suçlu olduğunu savunanlarda bu talebe muhalif olmamalıdır, keza istediğimiz ve hakkımız olan ADİL yargılanma sonunda zaten suçlu olan herkes cezasını çekecektir. Tabi bu muhalif kişilerin, ADİL yargılanma sonucunda  mahkum olma riski varsa onu bilemeyiz.