24 Mayıs 2014 Cumartesi

DURUŞ, VURUŞ VE GOL…

3 Temmuz sürecini ve Fenerbahçe camiasının o günden beri çektiklerini anlatmaya gerek yok. Bugüne kadar zaten taraflı tarafsız herkesin malumu olan camiamıza karşı entrikalar ve saray oyunları, aslında Cumhuriyetimiz kurulduğu günden beri süregeliyor. Amaç, her zaman rengi ve duruşu belli olan Fenerbahçe camiasını sıradanlaştırmak ve eğip büktükleri diğer Kulüpler gibi kontrolleri altına almak. Bu emele saray oyunları ve entrikalar yeterli gelmeyince ne yazık ki 3 Temmuz operasyonunu yapma kararı aldılar. Ama karşılarında böyle bir direnci hesaba katamadılar, savcıları çıktı birkaç ayda unutulur sandık diye itirafta bile bulundu. Ama ne unutuldu, ne teslim olundu, ne de sandıkları gibi yenik düştü Fenerbahçe camiası. Ve sonunda, duruşuyla, sahada ki vuruşuyla golünü attı yüzyıllık ulu çınar. Daha ne savaş bitti, ne de hukuk mücadelesi Fenerbahçe için, ama 2011’den beri yok etmeye çalıştıkları bu camia, 2011’den de güçlü bir şekilde hem sahada, hem sokaklarda  “Yıkılmayan Son Kale” lafının içinin boş olmadığını gösterdi cümle aleme. Ve 19 görünümlü 28. Şampiyonluğuyla taçlandırdı şerefli mücadelesini. 

Duruş çok önemliydi bu süreçte. Çünkü Fenerbahçe camiası Cumhuriyet kurulurken tarafını ilk günden açık açık belli etmiş, yine eğilmeden ve bükülmeden defalarca kapatılmasına, dağıtılmasına rağmen duruşundan ödün vermeden ülkesi için mücadele etmekten vazgeçmemişti. Şimdi de 3 Temmuz operasyonuyla dağıtılmaya çalışılan camianın duruşu çok önemliydi. Ya pes edecek ve dümen suyuna girecek, karşılığında belki de başarılar vaad edilecek, ya da duruşundan taviz vermeden mücadelesine devam edecekti, ki bu normal bir spor kulübü için belki de intihar demekti. Ama Fenerbahçe oyunu kuranların düşüncesinin aksine, yine duruşundan taviz vermedi ve mücadelesine devam etti. Birçok Fenerbahçe neferi bu uğurda büyük bedeller ödedi ve belki de ödemeye devam edecek, ama bir gerçek var ki 2011’in Temmuz ayından beri yıkmaya çalıştıkları Fenerbahçe, 2014 yılında eskisinden daha güçlü olarak Şampiyonluğunu ilan etti, hemde arkadan itelenen rakiplerine karşı. 

Yani yıkılacak diye beklenen Fenerbahçe, sokaklardaki duruşuyla herkesin takdirini toplarken, sahada da vuruşuyla öyle goller attı ki 19 görünümlü 28. Şampiyonluğunu, ligin bitmesine haftalar kala, rakiplerine attığı farkla, ilan etti. Ve taraftarlarına, ligin mayısta kalan kısmını, heyecansız, ama büyük bir keyifle izlettirdi. Bu başarının en büyük mimarları, tabi ki önce, 2011 yılında emeklerine hakaret edilen futbolcular, sonrada teknik dehasıyla rakiplere sahayı dar ettiren Ersun Yanal’dı. Her biri birbirinden onurlu ve karakterli futbolcular sahaya bütün varlıklarını koydular ve bütün engellemelere rağmen, siyasete bulaşmadan sadece sporun içinde kalarak Türkiye’de en büyüğün kim olduğunu dosta düşmana gösterdiler. Bu sürecin, özellikle de bu senenin diğer kahramanlarıda Fenerbahçe’nin kadın ve çocuklarıydı. Cezalı hiçbir maçta takımlarını yalnız bırakmayarak adeta tarih yazdılar. Futbolcular sahada vururken, onlarda kadınlı erkekli stadlarını dolduramayanlara Fenerbahçe’nin büyüklüğünü, stadımızı hınca hınç doldurarak gösterdiler. Ve tesadüf o ki futbolcularımız da şampiyonluklarını Nisan ayında ilk kadın ve çocuk taraftarlarımız karşısında ilan ederek bir nevi teşekkür etmiş oldular. 


Gerek camiamız duruşuyla, gerekse sahada futbolcularımız vuruşuyla bu sene öyle goller attılar ki, sırtını bazı yerlere dayayıp Fenerbahçe’ye vurma niyetinde olanlar hala bu golleri çıkarmaya çalışıyor. Belaltı vurarak yıkamayacaklarını, attıkları çamurlara inanmayacağımızı ve Başkanımızı yalnız bırakmayacağımızı hala anlayamadılar. Anamızın ak sütü gibi helal, 18 görünümlü 27. şampiyonluğumuza göz dikip alamayanlar, şimdi de Başkanımızın hapse girmesi için çaba sarfeder olmuşlar. Bu nasıl insanlıktır anlaşılır gibi değil, ancak gün gelecek Adalete Yakılan Fener bütün Türkiye’yi aydınlatacak, bakalım o gün geldiğinde karanlık olanların yüzü açığa çıktığında kim adalete hesap verecek, kim haklı davasındaki duruşuyla tarihe geçecek, hepimiz göreceğiz. Ama unutulmasın ki 2011 yılının Şampiyonu 2014 yılında da golünü atmıştır ve kupasını bir öncekinin yanına koyarak, yine hevesleri kursaklarda bırakmıştır. Şimdi Şampiyonluğumuzun verdiği güçle herkesi Başkanımızın arkasında durmaya çağırıyorum, çünkü hayatını Fenerbahçe’ye adayan yürekler asla yalnız kalmamalı…