20 Mart 2012 Salı

Sevindiren Beraberlik...

3 Temmuz sabahında yaşadıklarımızdan sonra, değil futbol maçı, sporun herhangi bir dalını yorumlamaktan bile hiç haz etmiyorum açıkcası. Başkanımın, Türk sporunu geliştirmek için bütün mesaisini harcarken, komik nedenlerle hapse düşmesi, sadece beni değil, aklı selim düşünen herkesi spordan soğuttu adeta. Bu süreçte sevindirici tek bir şey vardı o da, Fenerbahçe taraftarının dosta düşmana örnek olarak gösterilmesi gereken beraberliğiydi. Beraberlik deyince aklıma geldi, bir de geçtiğimiz ay ki derbi vardı, sonucu beraberlikle bitip, rakibimizi sokaklara döken. 3 Temmuz sonrası maç yazmama kararı aldığım için, derbideki futbolu yazmayacağım, ancak maç içinde yaşanan, bazı olaylar vardı ki bahsetmemekte olmazdı. Nedendir bilinmez, basınımız, olaylardan bahsederken, sebep olan baş kahramanları es geçti. Fenerium altta, Galatasaray yedek kulübesinin önünde olan biri olarak işte size derbinin ve yaşanan bazı olayların detayları.
17 Mart akşamı saat sekizde, herkesin beklediği derbi başladığında, gergin geçeceği herkes tarafından biliniyordu. Bir tarafta Başkanı, Yöneticileri ve Çalışanları komik sebeplerle içerde tutulan, futbolcuların deyimiyle “yetim kalmış”, buna rağmen dimdik ayakta duran Fenerbahçe, diğer tarafta kaosla beslenmeyi adet haline getirmiş, kaotik ortamların lider takımı Galatasaray vardı. Maçın başlama vuruşuyla birlikte 52,000 kişilik, muhteşem Fenerbahçe taraftarı marşlarla, tezahuratlarla ortalığı inletmeye başladı. İnanılmaz atmosferle birlikte Fenerbahçe golleri de buldu. Yenilen gollerin etkisindenmi, 1999 yılından beri gelen ezikliğin verdiği hırs ve nefrettenmi bilinmez ama gelen goller sonrası, yedek kulübesinde  iki kişi vardı ki maçı bırakıp tribünleri tahrik etme görevini üstlendiler. Ve hocalarının başının çizilmesine sebep oldular.Peki kimdi bu olayın asıl kahramanları? Herkesin yakından tanıdığı Türk futbolunun meşhur isimleri Hasan Şaş ve Ümit Davala’dan başkası değildi. Sonrası malum, Fatih Terim’in çizilen başı ve bunu dünya meselesi haline getirip Fenerbahçe’ye en ağır cezayı verdirmek için çabalayan malum niyetli basın mensuplarının yoğun çabası. Muhtemelen de Galatsaraylıların medar-ı iftiharı olan bu muhteşem ikili amaçlarına ulaşmış ve Fenerbahçe’ye ceza aldirmayı başarmışlardır. Artık rahatça uyuyabilirler diye düşünüyorum. Tabi bu arada olayları yakinen gördüğüm için de şunu net olarak söyleyebilirim ki bütün yaşanan olaylar polis kamerasına net olarak yansımıştır. Ve umarım güvendiğimiz adalet, yeni çıkan sporda şiddet yasasıyla birlikte, bu olayları tetikleyen kişilere gereken cezayı vererek herkese eşit yakınlıkta olduğunu gösterir ve gelecekte muhtemel tahriklerin önüne geçmiş olur.
Her neyse, maça dönecek olursak, 2-2’li beraberlikle sonuçlandı. Bu sonuç Fenerbahçe’lileri üzerken, Galatasaray’da bir bayram havası yaşattı. Duyduğuma göre Floraya’da sabaha kadar meşaleler, şarkılar eşliğinde beraberlik kutlamaları yapılmış. Bir Fenerbahçe’li olarak rakibin bu hareketi bile benim neden Fenerbahçe ile gurur duyduğumu, neden Fenerbahçe’li olduğumu en iyi şekilde anlatıyor. Çünku bir Fenerbahçe'linin sevindiği tek BERABERLİK, 3 Temmuz'dan beri, verdiği savaşta dosta düşmana gösterdiği BERABERLİK olabilirdi ancak. Bu sebeple kendimle ve tüm taraftarımızla binlerce kez daha gurur duydum. 

Son olarak eğer okuyorsa, bir kaç cümlede  Başkanıma yazmak istiyorum. Büyük Başkanım, umarım bu ay derginin bu sayısını, ofisinizde veya evinizde, sevdiklerinizle beraber okuyor olursunuz. 30 Mart günü Çağlayan’da sizi bekliyor olacağız ve adalet tecelli ederse hep beraber oradan ayrılacağız, lütfen siz moralinizi yüksek tutun, biz taraftarlar her zaman yanınızdayız ve sizi çok seviyoruz.