22 Kasım 2014 Cumartesi

SEN BASINDAKİ ARKADAŞ!

Yetmedi mi saldırıların, kesmedi mi seni, yaptığın kötülükler, attığın iftiralar? Hiç mi için sızlamıyor gencecik sporculara saldırırken, sevdası için boyun eğmeden hapis yatmayı göze almış kişilere çamur atarken? Tamam anladık vicdansızsın, peki kavrayamadın mı hala Fenerbahçe’nin yıkılmayacağını? O zaman bıkmadan usanmadan tekrar tekrar anlatalım bizde, ta ki kafana dank edene, ben ne yapıyorum diye düşünüp pişman olana kadar.

Bak arkadaş, birileri istiyor sende yazıyorsun gazetende, derginde. Gerçekliğine bakmadan ne gönderiliyorsa koyuyorsun sayfana ve sonunda mutlaka yalanın ortaya çıkıyor. Belki hizmetini gördüğün kişiler veya camialar anlık başarı elde ediyor gibi gözüküyor, ama onların anlık mutluluğu senin güvenilirliğine zarar veriyor. Belki çıkarın senin için ruhundan, vicdanından daha önemli, ama unutma sırat köprüsünden geçerken yanına sadece günahlarını ve sevaplarını alabileceksin. Ve haklarını yediğin her kişinin ahı hanene günah olarak yazılacak. 

Hani Aziz Yıldırım’ın ömründen yedi ya attığın iftiralar, işte o yediğin her bir saniye sana yıllarmış gibi gelecek diğer tarafta. Hani Aziz Yıldırım içerdeyken biz milyonlar aylarca göz yaşı döktük ya, işte o göz yaşlarında boğlacaksın belki de. Peki sen iftiranı attın milyonlarca ah aldın, ne oldu sonunda? Bak işte gerçekler bir bir ortaya çıkmaya başladı bile. Herşeyin kumpas olduğu, o kumpasın parçası olanlar tarafından bile itiraf edilmek zorunda bırakıldı. İşte Allah o kadar büyük. Ve inan daha gelmediyse, sıra sana da gelecek. Ya ahirette, ya kanunlar önünde sende çekeceksin cezanı, er ya da geç.

Bütün gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca, sana yeni bir emir geldi değil mi? Bunlar toparlandı yine açık ara öne geçtiler maddi manevi olarak diye. O zaman hadi vuralım yine abalıya diye düşündün ve başladın yine iftiralara, yalanlara, kumpaslara. 

Sezon başladı, vur Fenerbahçe’nin yeni hocasına. Baktın olmadı, takım yine çabuk toparlandı, o zaman vur Emre’ye. Ama Emre, eski dünkü çocuk değil, yemedi doğal olarak. Şansa bak ki tam da bu sırada Volkan çıktı karşına. Ne yaptı adam? Hiçbir şey. Ama Allah’tan malum camianın malum paralı askerleri var tribünlerde. Ve tesadüfe bak ki tam da onların önünde bir Milli maç oynanacak. Ne duruyoruz dedin hemen. Hadi o zaman tahrik edelim Volkan’ı kopsun yaygara. En zayıf yerinden vurdun adamı. Ailesinden, sevdiklerinden. Kendi sahasında rakip futbolcu hissettirdin kendisini, hemde Milli takımın başarısız olması pahasına. O da terketti sahayı başı dik bir şekilde.

Tüh bu da olmadı derken, sen çıktın sahneye. Volkan staddan ayrılırken, arkadaşlarınla çıktın adamın arabasının tepesine, çaktırmadan ittirdin, tahrik ettin. Hatta arada bir iki sinkaflı sözde söylediğinden bahsediliyor. Yine gelmedi Volkan oyuna ve bindi arabaya gitti. Ama söylediğin sözlere orada tahammül edemeyenler oldu ve amacına ulaştın bu sayede. Bir iki kişide arada hafif tekme, yumruk yiyince, oldu sana linç haberi. 

Ama yetmedi bu haber sana değil mi? O zaman hadi süsle biraz. Mesela azmettiricisi olsun bu kavganın. Sen imada bulun nasılsa rakip camialar devamını getirir. Önce Emre ve Volkan talimat verdi dedin, olmadı. Aha buldum dedin bu sefer. Ve Aziz Yıldırım’ı koydun hedefe, nasılsa geçen gün soyunma odası basarım gerekirse demişti. Ben de bu lafı kullanırım o kavga gorüntüleri ile birlikte, nefis algı yönetimi olur diye düşündün. Ve evet sayende çeşitli men cezaları aldı Aziz Yıldırım, hatta Volkan’ın da belki Milli Takım hayatı sona erdi. Peki Fenerbahçe’ye zarar verebildin mi? 


Yoook!, veremedin arkadaş. Hem de hiç veremedin. Hep bunları yaparken unuttuğunu yine unuttun. Fenerium poşetini bile, üzerinde Fenerbahçe amblemi var diye çöpe atmaya kıyamayan insanların, başkanlarını ve kaptanlarını sana yedirmeyeceğini unuttun. Söz konusu Fenerbahçe olunca Fenerbahçe’linin gözünü çöpten sakınmayacağını unuttun. Ve muhtemelen ilk gelen emirle, yeni görevini ifa ederken, yine unutacaksın boyun eğmeyen o insanları. Belki taraftarı bölmeye çalışacaksın bir kez daha, ama hayal kırıklığına uğrayacaksın yine. Sen akıllanmayacağına göre bu döngü, sen ya bu dünyada adalet karşısında, ya da ahirette hesap verene kadar da devam edecek. Ama şunuda unutma bu zulüm sonsuza dek sürmeyecek arkadaş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder