7 Şubat 2011 Pazartesi

Sabrın Sonu Selamet...

Değişim, 2009-2010 sezonunda başlamıştı aslında, ama ligin son maçında ki talihsiz sonuç, bütün planları altüst etti bir anda. Fenerbahçe geçen sezon şampiyonluğu kaybettiği gün, tarihinde her zaman olduğu gibi, gemileri yaktı yine. Bütün sezonun emekleri bir maçta yok olmuştu. Taraftar isyanlarda, yönetim çaresiz ve futbolcular özgüvensizdi. Herkesin yeni yapılanma, gençlere fırsat verme ve içimizden birinin Teknik Direktör olması hayali daha da fazla dile getirilmeye başlanmıştı. Yönetim de elini taşın altına koydu ve populist transferler, yabancı hocalar ve şatafatlı hamleler yerine tam da herkesin hayalini gerçekleştirdi. Içimizden biri olan Aykut Kocaman'ı takımın başına getirdi, planlar doğrultusunda genç ve geleceği aydınlık oyuncular transfer edildi, son dakika aksaklığıyla bir tek otuz yaş üstü Niang alındı, O'da kanımca takımın tecrübe ve kalitesini artırdı. Alt yapıdan gençler çıkartıldı ve mevcut yıldızlarımızlla beraber idman yapma, maça çıkma şansı tanındı. Lafta bakınca herşey güllük gülistanlıktı, ancak bu yeni oluşumun çok ama çok fazla sabıra, hoşgörüye ve desteğe ihtiyacı vardı. Bu da Fenerbahçe gibi bir kulubün kimyasına ters gözüküyordu, çünkü Fenerbahçe taraftarıyla, yönetimiyle, medyasıyla aceleci ve başarıya endeksli bir camiaydı. Bu zaman kadar her zaman başarısız olan kişi, anında gönderilmişti kulüpten ve yeni yapılanma da en ufak bir başarısızlık veya istenmeyen sonuç, hem yönetimin hem de hocanın sonu olacaktı.

Sezon hazırlıkları başladı, herşey yolunda gidiyordu. Taraftar hocasına, yönetim, taraftara sonuna kadar güveniyordu. Lig başladığında ve ilk yarının sonuna gelindiğinde, işler kötü gidiyor, homurdanmalar başlamış, hoca ve takım özgüvensiz hale gelmişlerdi. Avrupa Kupalarına veda edilmiş, Türkiye Kupası mucizelere kalmış ve Ligde de rakibin dokuz puan gerisine düşülmüştü. Allah'tan devre arasına girildi ve taraftar en azından transfer ümitleriyle oyalandı bir müddet, aslında bu da takımın çalışması için iyi bir fırsata dönüşmüştü. Devre arası kampında küskün oyuncuların gönülleri alındı, form düşüklüğü yaşayanlar form tuttu ve takım gerçek bir takım kimliğine dönüştü.

İkinci yarının başlamasıyla, takımdaki kımıldanma gözükmeye başlamıştı, ancak taraftar transfer bekliyordu ve yeni eleştiri konusu, halen transferin gerçekleştirilmemesiydi. Bu konudan da en çok nasibini haklı olarak yönetim aldı, çünkü transfer spekülasyonları sürekli sürüyor ve onlarca futbolcunun adı Fenerbahçe'yle beraber anılıyor ancak gelen giden olmuyordu. Transferin son günü gelip çattığında tablo şöyleydi, iki oyuncu gönderilmiş ve yerine gelen olmamıştı. Yani eksi ikiydi. Ama bu süre zarfında   takımın ciddi bir ilerleme kaydetmesi ve iyi sonuçlar almaya başlaması takıma olan inancı taraftarın gözünde arttırmıştı.

Yıllar önce bir Fenerbahçe, Gaziantep maçı vardı ilk yarısı üç sıfır Gaziantep'in üstünlüğüyle sona ermiş, devre arasında tatsız tartışmalar yaşanmış ancak ikinci yarıya başlarken Fenerbahçe taraftarı bir anda ortalığı yıkarcasına kenetlenmişti. Sonuç!, hala dillere destan olan sonuç üç sıfırdan dört üç galibiyet. Bu sezonun başlangıcında ki taraftarın takımla kenetlenmesi de bana direk bu maçı hatırlattı. Şampiyonlukta ki rakibimiz Trabzonspor maçı bu kenetlenmenin başlangıcı oldu. Küskün taraftar grupları, stada geri döndü, futbolcuların özgüvenleri yerine geldi ve hocaya olan güven gözle görülür şekilde arttı.

Trabzon maçı tam da taraftarın bekledigi gibi galibiyetle  sonuçlanmıştı. Futbolcuların yüksek performansı, taraftarın muhteşem şovu, bu galibiyetin en büyük mimarıydı. Herkes bu performansın, sadece bu haftaya mahsus olduğunu düşünüyordu, sadece Fenerbahçe taraftarı inanmıştı yine takımına. Bir sonraki hafta çok önemliydi çünkü deplasmanda herkese, bir önceki haftanın, tek haftalık bir başarı olmadığını göstermek gerekiyordu. Keza taraftar deplasmandaki desteğiyle, futbolcular da sahadaki oyunlarıyla cümle aleme gösterdiler geçen haftaki başarının tesadüf değil, çalışmanın ürünü olduğunu herkese inandırdılar.

Şimdi artık hedefe yürüme zamanı geldi. Fenerbahçe'nin önünde birbirinden zorlu maçlar ve her zamanki gibi Fenerbahçe'yi alaşağı etmek üzere planlar var. Ancak Fenerbahçe taraftarı artık uyandı, futbolcular birbirine inandı, en önemlisi de bu kadronun Türkiye'de ki en iyi kadro olduğu gerçeği herkes tarafından açıkça anlaşıldi. İki hafta önce şampiyonlukla birlikte adı bile geçirilmeyen Fenerbahçe şimdi şampiyonluğun en büyük adayı haline geldi. Belki kötü haftalar da olacak Fenerbahçe için hatta berbat oyunlar, kaçan inanılmaz goller, ama bu camia gördüki bu aksiliklerin tek çözümü birlik olmak ve sabretmek. Çünkü Sabrın Sonu Selamet......



Gazamız mübarek olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder