SÖZDE SEVGİ KELEBEKLERİ...
Benim tevellüdüm yetmez eskilerin anlattığı, Fenerbahçe’li taraftarla Galatasaray’lı taraftarın kol kola maça gittiği, tribünlerde beraber oturduğu dönemleri hatırlamaya. Ve biliyorum ki ömrümde yetmeyecek bu anlatılanları görmeye. Gerçi görmeme de gerek yok böyle bir tabloyu. Benim için insanlar öldürülmesin, iftiralar atılmasın, bir kupa uğruna vatandaşlar dolandırılmasın yeter. Bunların önüne geçmekte aslında çok zor değil, ancak televizyonlar karşısında yalandan sevgi kelebeğine dönüşenlerin de onları pohpohlayanların da biraz çaba sarfetmesi ve kanunların herkese eşit uygulanması gerekiyor.
3 Temmuz sürecinde yaşananlar sonrasında birçok yeni kanuna ve düzenlemeye imza atıldı. Bunun sebebi de sporda şiddeti, düşmanlığı ve usulsüzlüğü önlemekti. Ancak nedendir bilinmez, bir iki gariban dışında ve Fenerbahçe Spor Kulübü dışında kimse bu yeni düzenlemelerden nasibini almadı. Almadığı gibi müsabakalar çıkışında, stadlarda birçok yaralama olayı yaşandı. Ve sonunda korkulan oldu ve gencecik bir çocuk sırf forma rengi farklılığından dolayı hayatını yitirdi. Hangi konu bir insan hayatından önemli olabilir ki diye düşünürken, malum kesim bir iki dostluk mesajı verdikten sonra misyonlarına kaldığı yerden devam etmeye başladı tekrardan. Muzlarla, çileklerle yepyeni gündem oluşturarak bir mağlubiyeti örtme, rakibini, ülkesini feda etmek uğruna, küçük düşürme çabasıyla nifak tohumları sermeye devam etti.
İlk önce muzdan girdiler konuya. Bu ülkede olmayan ırkçılık kavramını bir muzla literatüre sokanların tek amacı Fenerbahçe Spor Kulübü’nü dünyaya kötü göstermekti. Ama bunu yaparken Türkiye Cumhuriyeti’ne zarar verdiklerini farketmediler bile. Hele ki aynı muz 2007 yılında kendi stadlarında da Fenerbahçe’li futbolculara atılmışken. Ama onun anlamıda ırkçılık değildi. Bu yüzden kimse art niyetle bunu dillendirmedi. Talihsiz cinayette aynı gün olmuştu, ama nedense muz konusunun ömrü basınımızda daha uzun oldu. Sağ duyulu insanlarımız vardı Allah’tan her iki camianın da taraftarı olan ve bu sebeple muz konusu amacına ulaşamadı. Bu konuyu kaşımayla görevlendirilen dünyaca tanınmış sporcu denilen kişide mecburen u dönüşü yapmak durumunda kaldı.
Cinayet sonrasında yaşananlar ise trajikomikti ne yazık ki. Rahmetli Burak Yıldırım kardeşimizin ölümü sonrası malum camiadan birbirinden duyarlı mesajlar geldi. Ve yardakçıları da ayakta alkışladı bu sevgi dolu açıklamaları. Açıkça söylemek gerekirse, doğrusu da buydu. Cinayeti lanetlemek, yapanların cezasının takipçisi olmak ve bir daha tekrarlanmamasını dilemek gerçektende yapılması gereken bir açıklamaydı. Peki bunun hemen ertesi maçında bu söylemlerin aksine davranmak ve 6222 no’lu yasaya muhalif davranmakta neyin nesiydi? Nerdeydi bir hafta önceki sevgi dolu sözleri söyleyen insanlar? Cinayetten tam da bir hafta sonra açılan o talihsiz pankart, üzerine sahaya çıkarılan ufacık çocukların üzerinde bir tane Fenerbahçe forması olmaması bunlarmı dostluk kardeşlik barışı getirecekti? Tam da Ankara’da oynanacak ve son yıllardaki en büyük düşmanlığı yaşayan iki taraftarın aynı sayıda karşı karşıya geleceği maç öncesinde bunlardan birini aleniyen desteklemek neye hizmet etmekti? Sorunları çözmeyemi, ortamı savaş alanına çevirmeye mi? Artık bundan sonra ki cinayetleri, kavgaları, sokak savaşlarını keyifle izlersiniz sevgili sevgi kelebekleri. Çünkü şiddet sadece güzel temennide bulunarak bitirilemez. Söylediklerinin arkasında durmayı ve ona göre davranmayı da gerektirir. Ama ne yazık ki sizlerin ne niyeti var şiddeti bitirmeye ne de “fair play” ruhu ile rekabet etmeye.
Yazımın başında benim tevellüdüm yetmiyor, kolkola maça gittiğimiz zamanları hatırlamaya demiştim ve eklemiştim ya ömrümde bundan sonra görmeye yetmez diye. Açıkçası bu mentalitede olan insanlarla değil kolkola maç izlemek aynı statta aynı rekabeti izlemekten bile nefret ediyorum. Hele ki onları ismi “Şeref “ olan tribünde görmekten gerçekten utanç duyuyorum. Şereflendirilen insanlar bunlarsa diğerlerinin ruh halini düşünmek dahi istemiyorum. Bu kişilere tavsiyem, önce özleriyle sözleri bir olacak sonra dostluktan bahsedecekler. Ben bu ve bunun gibi insanları önce Türkiye Cumhuriyet’i adaletine havale etmek istiyorum. Adalet bu işi çözermi, gerçekleri ortaya çıkarırmı sonunda bilmiyorum ama İlahi adalet en sonunda herkesin gerçek yüzünü ortaya çıkaracaktır diye düşünüyorum. Bunun için dua ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder