7 Mart 2011 Pazartesi

Ya Bu Olay Bizim Ülkemizde Olsaydı?

Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline gelindiğinde, son kalan sekiz takımın favorisiydi Barcelona. Avrupa'da, İspanya liginde, geleni geçeni eziyor adeta rakip tanımıyordu Katalan ekibi. Taraftarından, medyasına, kulup yöneticilerinden, sporcularına, hepsi kenetlenmiş, Şampiyonlar ligi kupasının şehirlerine geleceği günü bekler olmuşlardı. Ne de olsa Messi, İniesta, Xavi onlardaydı. Daha sonra öyle bir olay patlak verdi ki, bütün Avrupa birden çalkalandı, İspanya basını, futbol fedderasyonu, hatta hatta sağlık kurumları bir anda kendi ülkelerinin değil de düşman ülkenin takımıymış gibi, ayıplamaya, yermeye ve daha sonuç çıkmadan idam hükümleri vermeye başladılar, olayın kahramanlarına. Evet dünyanın bir numarası Messi'de doping çıkmıştı. İkinci test bile sonuçlanmadan, başladılar hükümler vermeye, cezalar kesmeye. Messi'de yolu kendi ülkesine kaçmakta buldu, hemde cezası kesinleşmeden. Bütün takım arkadaşları biliyordu gerçeği ve aynı iftiraya kurban gitmekten korkuyorlardı, daha sonra federsayon, doping testini Messinin takım arkadaşı, İniesta'dan da istedi. Haliyle korktu o da ve takımından ayrılma yolunu seçti. Bir anda takım daki, uyum, konsantrasyon ve heyecan yerini üzüntüye, güvensizliğe ve endişeye bıraktı. Hemde Avrupa'da ki o önemli maç öncesi. Sonramı, haliyle elendi Barcelona ve veda etti kupaya. Tam bu sırada bir haber geldi. Bütün bu yapılan doping testi, yalan çıktı. Ancak iş işten geçti ve Avrupa'da başarı, başka bir bahara kaldı. İspanya doping kurulu özür diledi, federasyon başkanı, hatanın kendilerinden kaynaklanmadığını söyledi, doping testi yapan hastane de görevini başarıyla yapmanın haklı! gururuyla yoluna devam etti. Sonuçta ceza, olayda tek suçu olmayan Barcelona'ya kesilmiş oldu, hem de milyonlarca euro çöpe attırılarak, emekler harcattırılarak ve Avrupa'ya veda ettirilerek. Tabi ayrıca ilerde Rooney, Drogba gibi adamlar da bu ülkeye güvenip nasıl gelecek, o da ayrı bir tartışma konusu olarak merak edilmeye başlandı.




İşte bu hikayeyi duyduktan sonra Allah'a şükrettim. İyiki İspanya'da değil Türkiye'de yaşıyorum diye. Ya benim memleketim de, benim takımımın başına gelseydi, bu olaylar. Yüzsüzce bu açıklamayı yapsaydı sorumluları. Ve herşeyden önemlisi, Türk sporuna vurulan bu kara lekeyi basınımız, devletimiz, federasyonlarımız ve sağlık kurumlarımız görmezden gelip, üstünü örtme çabasına girseydi? İşte o zaman ne yapardım bilmiyorum, herhalde yerin dibine girerdim diğer ülke insanın yanında. Daha da önemlisi, utanırdım herhalde yurdum insanının bu soysuzca, art niyetli görmezden gelişinden, ama yine de daha çok bağlanırdım haksızlığa uğrayan kulubume ve daha fazla saygı duyardım, sayısı az da olsa, bu alçaklığa tepki gösteren kişilere.

3 yorum: