Hakem santra düdüğünü çaldığında, sahada ki hırslı, şampiyonluğa oynayan oyuncu sayısı yirmi ikiydi. Biz Fenerbahçe'liler de durumdan oldukça mutluyduk çünkü her zaman söylemimiz gibi "Helal Hüzünleri Haram Sevinçlere Tercih Ederiz", zaten bundan değilmiydi geçen sene bir Allah'ın kulu Trabzonlu futbolculara son maçta niye böyle hırslı oynadın diye sormadı bile. Neyse maça dönelim, tahminimce Ankaragücü bu hızlı ve baskılı defansif oyununu en fazla otuz dakika sürdürebilirdi, çünkü bu tempoya dayanmaları çok zordu ve sonrasında pozisyonlar birbir gelecekti.
Fenerbahçe'li futbolcular da en az Ankaragüçlüler kadar istekli ve daha organize şekilde atak hazırlıkları yapıyor, acelecilikleri nedeniyle, pozisyon üretemiyorlardı. Daha sonra içeriye atılan bir top sonrası, fazla doldurulmanın sonucu, hırsının kurbanı olan Ankaragüçlü oyuncu Alex'in önüne kontrolsüz bir dalış yaptı ve aklı selim her kişinin görebildiği penaltı pozisyonu meydana geldi. Profesör Alex, dersini iyi çalışmış kaleciyi, zekasıyla ve her zaman attığı köşenin tersine topu atarak mağlup etti ve oyunun kilidini de açmış oldu. Bundan sonrası zaten, fazla doldurulmuş Ankaragücü futbolcularının da paniğiyle, daha da kolay oldu. İlk gol sonrası, ilk pozisyon tekrar penaltıyla durduruldu, bu sefer penaltı yapılan kişi, hızıyla durdurulamayan Niang, yapan da Ankaragücü kalecisi Senecky'di, son adam olması nedeniyle de kırmızı kartı gördü.
Artık tribünler de galibiyet ve şampiyonluk şarkılarına başlamıştı ve böyle bir taraftarın önünde maçı çevirmek bile, rakipler için hayalin ötesindeydi. Bu dakikadan itibaren zaten sahada Alex şov başladı ve taraflı tarafsız herkes, büyülü bir futbol resitali seyretmenin verdiği keyifle, maçın sonunun gelmemesi için dualara başladı. Ankaragücü ikinci kalecisinin yine Niang'a yaptığı kırmızı kartlık müdahale sonrasında, herkes kalecinin oyunda kalmasına, için için sevindi aslında, ancak futbolun içinde ki acıma duygusu kuralları çiğniyordu bu sefer de. Alex'in 3. penaltı golü de geldikten sonra, kart sınırında olan oyuncularımız, hocamız tarafından birbir kenara alındı ve yerine, onları aratmayanlar girdi. Tam da bu sözümü kanıtlarcasına, Bekir takımımızın 4. golünü atıvermişti bile.
Fenerbahçe durmak, oyunu rölantiye almak yerine, oynadıkça oynuyor, gol attıkça baskısını arttırıyordu. Bir nefis frikik golü daha geldikten sonra Profesor'den, artık stad tamamen kendinden gecmişti. Dakikalar 90'ı gösterdiğinde ise, Alex'ten muhteşem ötesi bir aşırtma golü daha geldi. Hani şu 21 isimli, sevimli sunucu Tanem Sivar'ın sunduğu program var ya. Orda en güzel aşırtma golleri diye bir bölüm yapılmıştı. Eminim ki programın yapımcıları bu bölümü bu haftadan önce yaptıkları için, çok üzülmüşlerdir, çünkü aksi taktirde 1. sıraya konulacak golü düşünmelerine bile gerek kalmayacaktı. Her neyse o son gol geldiğinde taraftar öyle bir çoşkuya kapılmıştı ki kimse maçın bittiğini bile farketmemiş, santra yapılmasını bekliyordu.
Maç sonunda artık gelenek haline gelen, Emre Belözoğlu önderliğindeki taraftar, futbolcu tezahuratı da yapıldıktan sonra, herkes bir hafta sonra ki şampiyonluk maçını düşünerek evinin yoluna koyuldu. Rakiplerimiz, akıllarımıza zaman zaman geçen senelerde ki talihsizlikleri getirmeye çalışsa da, herkes gönülden inanmış şekilde gelecek haftayı bekliyor, ve benim kişisel inancım da şu "ALEX HALA BU SEZONUN EN GÜZEL GOLÜNÜ ATMADI VE PROFESÖR SAHNEDEN İNMEDEN LİG BİTMEZ"......
Fenerbahçe durmak, oyunu rölantiye almak yerine, oynadıkça oynuyor, gol attıkça baskısını arttırıyordu. Bir nefis frikik golü daha geldikten sonra Profesor'den, artık stad tamamen kendinden gecmişti. Dakikalar 90'ı gösterdiğinde ise, Alex'ten muhteşem ötesi bir aşırtma golü daha geldi. Hani şu 21 isimli, sevimli sunucu Tanem Sivar'ın sunduğu program var ya. Orda en güzel aşırtma golleri diye bir bölüm yapılmıştı. Eminim ki programın yapımcıları bu bölümü bu haftadan önce yaptıkları için, çok üzülmüşlerdir, çünkü aksi taktirde 1. sıraya konulacak golü düşünmelerine bile gerek kalmayacaktı. Her neyse o son gol geldiğinde taraftar öyle bir çoşkuya kapılmıştı ki kimse maçın bittiğini bile farketmemiş, santra yapılmasını bekliyordu.
Maç sonunda artık gelenek haline gelen, Emre Belözoğlu önderliğindeki taraftar, futbolcu tezahuratı da yapıldıktan sonra, herkes bir hafta sonra ki şampiyonluk maçını düşünerek evinin yoluna koyuldu. Rakiplerimiz, akıllarımıza zaman zaman geçen senelerde ki talihsizlikleri getirmeye çalışsa da, herkes gönülden inanmış şekilde gelecek haftayı bekliyor, ve benim kişisel inancım da şu "ALEX HALA BU SEZONUN EN GÜZEL GOLÜNÜ ATMADI VE PROFESÖR SAHNEDEN İNMEDEN LİG BİTMEZ"......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder