Yani sonuna kadar haketti heykelinin dikilmesini. Hani derler ya heykeli dikilecek adam diye. Bu mecazı gerçeğe çevirecek kadar adam olduğunu geçtiğimiz 8 yılda herkese ispat etmiş, bütün gönüllerde taht kurmuştur büyük kaptanımız. Daha ne kadar izleme zevkini yaşarız bilemeyiz, kader yollarımızı ayırırmı ayırmazmı onu da bilemeyiz, ama tek bildiğimiz birşey var ki Fenerbahçe var oldukça Lefter gibi, Can gibi, Cemil gibi, Rıdvan gibi Alex'te olacaktır. Ve benim dedemden, babamdan dinlediğim efsanelerim gibi, Alex'te nesilden nesile anlatılacak ve bu camiayı yücelten isimlerin arasında yerini alacaktır. Sözün özü, kendi gitsede adı kalbimizde hep yaşayacaktır sloganı da şu olacaktır "ALEX LE SONSUZA"
21 Eylül 2012 Cuma
HEYKELİ DİKİLECEK ADAM!
İlk Türk halkının dikkatiğini çektiği gün, 2003 Konfederasyon Kupasında Türkiye Brezilya maçının oynandığı gündü. 89. dakika da attığı beraberlik golü ile hepimizin Brezilya’yı yenme hayalimiz yıkılmış, ancak kendisine olan ilgimizin de sebebi olmuştu. Her ne kadar Türk halkı olarak o gün tanışmış olsakta, Brezilya’nın kaptanı Alex, çok daha önceden Fenerbahçe’nin takibine girmiş, transfer çalışmalarına başlanmıştı bile. Yönetimin kararlılığı, azmi sayesinde de yıldızı tavan yapmış, Türkiye’ye gelmez denilen adam Fenerbahçe ile imzalamış Türkiye’nin yolunu bir sene gecikmeli de olsa tutmuştu. Şimdi herkes sabırsızlıkla onunla buluşacağı günü bekliyordu. Ve o gün geldi!
Uçaktan indiği gün belki tedirgindi Alex, belki korkuyor, belki de kararının doğruluğunu sorguluyordu. Hiç bilmediği bir ülkede, hiç tahmin edemeyeceği bir kalabalıkla karşılaşmıştı. Karşılayanların yoğun ilgisi ürkütmüşte olabilirdi, heyecanlandırmışta, ancak bir gerçek vardı ki çok şaşırmıştı. İlk sahaya çıktığında onu alanda karşılayan çılgın insanlar şimdi de tribünde ismini haykırıyordu. Halbuki daha hiçbir şey yapmamıştı, sonra bir dizi klas çalımlar atarak selam verdi tribünlere. İşte o an yer yerinden oynadı ve tribünler yıkıldı adeta. İlk hatırladıklarım bunlardı Alex'in gelişiyle ilgili.
Sonra sahada ki muhteşem oyununu izlemeye koyulduk yıllarca, izlerken mest olduk, mest oldukça daha da bağlandık kendisine. Saha dışında ki tavırlarına hayran kaldık. Çok iyi bir aile babası olması, saygılı hareketlerini gördükçe bizden biriymiş gibi hissettik. O da hiç yanıltmadı bizi. Ne sahada ne de saha dışında hiç bozmadı mütevaziliğini. Türk bayrağını da çok sevdi, çocuklarına Milli Marşımızı öğretecek kadar. Bir de eşi Daianne vardı ki hepimizin yengesi oluvermişti, sıcakkanlılığı ve sempatikliğiyle. Vücuduna yaptırdığı İstanbul Boğazı dövmesi de bu ülkeyi ne kadar benimsediğinin kanıtıydı. İşte biz bu yüzden sevdik De Souza ailesini. İçimizden biri oldukları için, bizi bizden daha iyi anladıkları için ve gerçek Fenerbahçe değerlerini tüm dünyaya gösterdikleri için sevdik.
Bir tek taraftar değil onu böyle çok seven, Fenerbahçe tarihinin en büyük isimlerinin başında gelen Ordinaryus'umuz da çok sevdi Alex'i. Ona 10 numaralı formayı ve canından çok sevdiği Fenerbahçe'sinin kaptanlığını bizzat emanet edecek kadar çok. O da bir Türk inceliğiyle elini öptü Rahmetli Lefter Babanın. İşte o an herkesin gözlerinden yaşın aktığı ve taraftarın duyduğu sevgide ne kadar haklı olduğunu anladığı andı.
O, Rahmetli Lefter’in emanetine her zaman sahip çıktı. En kötü günde de gemisini terketmeyerek birkez daha gösterdi adamlığını. Başkan özgürlüğunden yoksun bırakıldığında, kulübü yalan dolanla alaşağı edilmeye çalışıldığında da en büyük özveriyi gösterenlerden biriydi. Gerekirse bedava oynarım diyecek kadar Fenerbahçe'li, hakkımızı yedirmeyiz diyecek kadar da cesurdu Alex.
Yani sonuna kadar haketti heykelinin dikilmesini. Hani derler ya heykeli dikilecek adam diye. Bu mecazı gerçeğe çevirecek kadar adam olduğunu geçtiğimiz 8 yılda herkese ispat etmiş, bütün gönüllerde taht kurmuştur büyük kaptanımız. Daha ne kadar izleme zevkini yaşarız bilemeyiz, kader yollarımızı ayırırmı ayırmazmı onu da bilemeyiz, ama tek bildiğimiz birşey var ki Fenerbahçe var oldukça Lefter gibi, Can gibi, Cemil gibi, Rıdvan gibi Alex'te olacaktır. Ve benim dedemden, babamdan dinlediğim efsanelerim gibi, Alex'te nesilden nesile anlatılacak ve bu camiayı yücelten isimlerin arasında yerini alacaktır. Sözün özü, kendi gitsede adı kalbimizde hep yaşayacaktır sloganı da şu olacaktır "ALEX LE SONSUZA"
Yani sonuna kadar haketti heykelinin dikilmesini. Hani derler ya heykeli dikilecek adam diye. Bu mecazı gerçeğe çevirecek kadar adam olduğunu geçtiğimiz 8 yılda herkese ispat etmiş, bütün gönüllerde taht kurmuştur büyük kaptanımız. Daha ne kadar izleme zevkini yaşarız bilemeyiz, kader yollarımızı ayırırmı ayırmazmı onu da bilemeyiz, ama tek bildiğimiz birşey var ki Fenerbahçe var oldukça Lefter gibi, Can gibi, Cemil gibi, Rıdvan gibi Alex'te olacaktır. Ve benim dedemden, babamdan dinlediğim efsanelerim gibi, Alex'te nesilden nesile anlatılacak ve bu camiayı yücelten isimlerin arasında yerini alacaktır. Sözün özü, kendi gitsede adı kalbimizde hep yaşayacaktır sloganı da şu olacaktır "ALEX LE SONSUZA"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder